Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Aydın Çubukçu - Edward Hopper
HOPPER RESMİNİN ÖZELLİKLERİ Bitmemiş hikâyelerde, donmuş sıradan insanlara dair esrarengiz sahneler. Bütün resimlerinde hissedilir bir sessizlik vardır. Hiçbir şey kıpırdamaz. İnsanlar kendi içlerine kapanmış, endişeli ya da kederlidir. Ya biraz önce bir şeyler olmuştur, ya da biraz sonra olacaktır. Hopper bir şey söylemez, yalnızca o ânı gösterir. Bu daima gerilimli bir andır. Bu yüzden onun tabloları, gerilim filmlerinin plânlarına ilham kaynağı olmuştur. Işıkların sert kontrastlar oluşturması, görüntünün büyük bir bölümünün loş-karanlık bırakılması veya tümüyle aydınlatılmasa bile, boşluk olarak rahatsız edici bir biçimde vurgulanması, gerilim sinemasına önemli ipuçları vermiştir. Hopper, bir Hitchcock hayranı, fakat tanışmıyorlar. Hitchcock da bir Hopper hayranı ve filmlerinde onun plânlarını kullanıyor. Hopper bunu duyduğu zaman hayrat ediyor: ''Ne anlatıyorum ki ben, ne buldu ki bende.?'' ''Ne buldu ki bende.?''yi Hitchcock duyunca diyor ki: ''Hiçbir şeyin farkında değil, resimleri gibi sessiz bir adam bu.'' * Eleştirmenler Hopper'ı; yalnızlık ve kent ilişkileri içinde ''yabancılaşma'' konusunu işleyen bir ressam olarak değerlendirir. * Galeri Eleştirmenliği, diye bir şey var. Galeriler, bazı resimler için parayla özel eleştirmenler tutarlar ve ''Bu resmi satılacak hâle getir,'' derler. Onlar da, örneğin Hopper'ın bir resminin, hangi caddede hangi bölgeyi anlattığına, bunu yaparken karısının neler düşündüğüne, resimdeki figürün aslında kim olabileceğine dâir hikâyeler uydururlar. Bunlar resmin kendisiyle ve asıl derdiyle ilgilenmek yerine, satın alanın misafirlerine -örneğin- ''Biliyor musun, buradaki dükkân aslında filanca caddede,'' diyen kişilerdir. Onların dışında, gerçekten Hopper'ın resmini konuşan çok azdır. Hopper'ı, resimlerinden ve hayatından yola çıkarak, yaşadığı dönem ve ilişkileri, ABD'nin o tarihteki özellikleri, vs.. yerleştirmeye çalışarak değerlendirdiğimde benim vardığım sonuç: ''Hopper'ın resimleri, kapitalizmin insan üzerindeki en ağır tahakkümü olan ''yabancılaşmanın'' resimleridir.'' Bunu Hopper söylemiyor. Hopper ''Sıradan insanların iç çekişleri'' diyor ama ''İç çekiş'' dediği şeyin aslında bir ''yabancılaşma'' olduğunu görmüş olması da mümkün. Yabancılaşma dediğimiz şey: ''İnsanın kendi eyleminin sonuçlarını denetleyememesidir.'' Benim kendi eylemim benim denetimimden çıkıyor ama dönüp yine bana bir düşman gibi davranmaya başlıyor. ''Emeğin yabancılaşması'' (Marx) Bunu hayatın içindeki bütün durumlara uygulayabiliriz. (Kişisel ilişkilerimize..) Bir şeyin başlatıcısı olmak ve sonuçta onun kötü sonuçlarıyla karşılaşmak. Hopper'ın resimlerindeki insanlar da, kendi dışlarında gelişen pek çok olayın kurbanı durumundadırlar. Sonuç olarak: İnsan olmak demek, kendi eylemlerinin sonuçlarını denetleyebilmek, doğan sonuçlardan doğrudan yararlanabilmek demektir. Bu özgürlüktür. Yabancılaşma, özgürlük yoksunluğudur. * Aydın Çubukçu - Renkli Resimli Felsefe Söyleşileri, Edward Hopper * #EdwardHopper #DemiryoluKenarındaEv #AlfredHitchcock #QueensboroughBridge #ShadowOfADoubt #KuşkununGölgesi #Psycho * YouTube: youtube.com/watch?v=5VdJuI0...
·
26 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.