Ruhsal denge sürekli tehlike ile karşılaşır. Tamlık eğiliminde insan
ruhsal bir tansiyon içinde bulunur. Ve tamlık amacına ulaşmak için
sahip olduğu zayıf imkanlardan haberdardır. Onda huzur, değer,
mutluluk duygusunu oluşturan şey, sadece yükselme eğiliminde
tatmin edici bir dereceye ulaştığı zamanki duygudur. Amacını izleyen
an, onu yeniden daha uzağa sürükler. Burada şu gerçekliği
görmekteyiz: İnsan olmak, sürekli olarak ödümlemeyi isteyen aşağılık
duygusuna sahip olmaktır. Aranan ödümlemenin yönü, aranan
tamlığm amacı kadar değişiktir. Hissedilen aşağılık duygusunun
fazlalığı ölçüsünde ödümleme kuvvet kazanır. Heyecan nöbetleri
şiddetli olur. Fakat duyguların, heyecanların ve duygusal hallerin
saldırıları vücut dengesi üzerinde etkisiz kalmaz. Organizma
değişikliklere uğrar. Kan dolaşımında, salgılarda, kan enerj isindeki bu
değişiklikler bireyin hayat stiline göre farklı-laşır. Devam ettikleri
takdirde organik fonksiyon nevrozu kendini gösterir. Psikonevrozlar
gibi, onlar da bir hayat sitilinden meydana gelir. Bu hayat stili,
ilerlemiş bir aşağılık duygusu halinde, bireyi karşılaştığı problemden
kaçmaya sevkeder ve bu kaçışı, oluşturulan organik veya ruhsal araz
şoklarıyla sağlama eğilimini göstermektedir. Ruh süreci böylece
organizmada dışarı vurur. Yine her türlü ruhsal başarısızlıklara,
aksiyonlara ve topluluğun isteklerine karşı koyan vazgeçmelere yol
açarak tamamıyla ruhsal alanda da ortaya çıkar.