Nabokov’a göre ‘’Kökenini ruhsal bir sevgiden (ve dahası belki ruh ikizliğinden) almayan hiçbir evlilik ve ilişki yürümez.’’ Bu harikulade tespiti Anna Karenina yorumunda kullanmış efsanevi yazar. Kitabı okuduktan sonra üzerine düşününce, ne kadar haklı bir tespit olduğunu anladım. Anna Karenina kendinden yaşça büyük Aleksey Aleksandroviç ile evli ve bir oğulları var. Görünüşte kusursuz bir evliliğe sahipler ve her şey yolunda görünüyor. Bir gün erkek kardeşi Oblonski’yi ziyarete giden Anna, trende Vronski ile karşılaşır. Vronski, aristokrasiye mensup, gözde bekârlardan birisi. Hem yakışıklılığı hem de bulunduğu konum adını daha da ünlendiriyor. Anna’nın erkek kardeşinin eşinin kız kardeşi Kiti’de Vronski’den hoşlanıyor ve ondan evlilik teklifi bekliyor. Hatta bu uğurda Anna’nın erkek kardeşinin yakın arkadaşı olan Levin’in evlilik teklifini reddediyor. Lakin beklediği teklif gelmiyor çünkü Vronski, Anna’dan hoşlanıyor ve Anna evli olmasına rağmen Vronski ile ilişkiye başlıyorlar. Kiti bunun üzerine yıkılıyor lakin kendini toparladıktan sonra o da Levin ile evleniyor. Bu noktadan sonra kurgu Anna, Vronski, Aleksey, Kiti ve Levin üzerinden ilerliyor. Romanın meşhur giriş cümlesinde belirtildiği gibi, mutlu ve birbirine benzeyen ailelere örnek olarak Levin ile Kiti, mutsuz ve kendine özgü mutsuzluğu olan ailelere örnek olarak Anna ile Aleksey Karenina verilmiş. Kitap, Anna’nın yaşadığı yasak aşk ve kitabın hazin sonu üzerine odaklansa da roman daha çok devrim öncesi Rus toplumunu, aristokrasiyi, aristokrasideki çürümeyi anlatıyor. Anna okuru cezbeden buzdağının görünen, hayranlık uyandıran muhteşem yüzü, toplumun katı kurallarına karşı duran bir savaşçı. Anna, Vronsky ile yaşadığı ilişkiden dolayı ne kocasına ne çocuğuna, sadece yaşadığı hayatın katı ve bencil kurallarına ihanet ediyor. Anna’yı güçlü kılan sadece başkaldırısı değil, yaşadığı hayatı savunması, inandığı gibi yaşamasıdır. Kitabın bir diğer özelliği de Anna ve Vronski arasındaki aşkın haricinde, Levin karakterinin ağzından Tolstoy’un din, devlet, kölelik, aristokrasi, kapitalizm ve yaşam hakkındaki düşüncelerini yansıtmasıdır. Bir bakıma Levin karakteri Tolstoy’un yansımasıdır. Benim açımdan bir baş kaldırış hikâyesi olan Anna Karenina en iyilerim arasında yerini aldı. Eğer okumayı düşünüyosanız daha fazla bekletmeden başlayın. Oldukça sürükleyici bir kitap. Son olarak Rus edebiyatına dair bir tüyo vermek istiyorum. Rus karakterlerin isimlerini anımsamakta zorlanıyorsanız bir kâğıda veya telefonunuza karakterlerin kim olduğunu not alın. Bu sayede kimseyi karıştırmaz ve unutmazsınız. Bu da size daha zevkli bir okuma sağlar.

Anna KareninaLev Tolstoy · İletişim Yayınları · 201739,2bin okunma

·

91 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Zübeyde Özgür