Gönderi

160 syf.
·
Not rated
"İnsanlığın 'ilkel' diye adlandırılan döneminde kişi sorununu kendi çözerdi. 'Uygarlık'la birlikte 'toplumsal sözleşmeler' yapıldı ve 'ceza' verme görevini devlet üstlendi. Peki verilen her 'ceza' mağdurdaki hasarı onarıyor, intikam isteğini dindiriyor, barışa imkan veriyor mu? Ya da verilen 'ceza' tecavüz edilen kadınlardaki yarayı sarabilir mi?" İşlenilen suçlar için verilen cezalar içimizi soğutuyor mu? Ya da biraz olsun içimize su serpebiliyor mu? Zaman zaman veya boyutuna göre belki evet ancak asla kapanmayan yaralar açan suçlar için aynı şeyleri söyleyemeyiz. Örneğin en korkunç suçlardan biri, tecavüz. Hiç oturup düşündünüz mü ya da zihninizde belirdi mi? Hiç hayal ettiniz mi o failin pişkin sırıtışını, ruhunuzu taşıyan bir araçtan başka bir şey olmayan bedeninizin rezalete alet edildiği o ânı. Hem fiziksel hem zihinsel azaba sebebiyet veren o acıyı. Sadece elle tutulur olan acı da değil, kalbinizi delip geçen ve sonraki hayatınız boyunca gözünüzdeki ışığı söküp alacak olan o soyut acıyı, hiç hayal etmiş miydiniz? Bu suç asıl şahısa darbeyi vurduktan sonra o darbe sevdiklerine de uğrar. Gözünüzün önünde o insanın silinip gidişini seyredersiniz. Bizzat yaşamamış olsanız da sizden de parça parça söker alır yaşama sevincinizi, umudunuzu, dünyaya olan inancınızı... Rebekka da biliyordu bu hissi. Kardeşini hayattan koparan o zalimin tek cezasının hapis oluşu Rebekka'nın içini soğutmadı. Ve failin peşine düştü. Kardeşiyle beraber yazlarını geçirdikleri anneanne ve dedesinin evini kendine üs edindi. Ve planını ince ince işledi. Kardeşine vadettiği intikamın gerçekleşmesi için herkesi kullandı. Zaten böylesi bir dünyada olması gereken de bu değil miydi? Birileri hep yolunun üstündedir, onları ya yok etmen gerekir ya da kullanman. Ve kullanmak her zaman daha akıllıcadır. Evet belki etik değil belki yanlış. Ama Rebekka'nın durumunda etik olan ne vardı ki?
Tavandaki Kukla
Tavandaki KuklaIngvar Ambjörnsen · Ayrıntı Yayınları · 2010211 okunma
·
127 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.