Böyle bir gelişme, Fikret’in kesintisiz ve onu uyuşturan varoluşuna keskin bir bıçak gibi batmış olmalıdır. Ona nicedir unutmuş veya vazgeçmiş olduğu yaşamanın ağırlığını ya da var olmanın ıstırabını beklenmedik bir anda ve güçlü bir şekilde hatırlatmıştır mutlaka.
Sayfa 134