Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

MEDENİYET VE İNSAN İLİŞKİSİ
Medeniyet denildiğinde insanın aklına refah, mutluluk, güç ve en önemlisi gelişmek gelir ama medeniyet o kadar da masum değil. Medeniyet toplumdan topluma değişen ve bir o kadar da bağnaz bir yapıda olmaktadır. Kendinize şu soruyu sormanızı istiyorum; neleri satın aldığımızda hayatımız düzene girebilir veya daha rahat bir yaşam sürebiliriz? Ev eşyaları, kıyafet, alkol… Ayrıca tatil eğlence gibi hizmet üzerinden kaybettiğimiz onlarca para adeta bir tüketim çılgınlığı. İnsanı tatminsizliğe, tatminsizlik ise mutsuzluğa götürür. Marcus gibi filozoflar erdemlik ve yüce gönüllülük ile çözüm bulmaya çalıştı ama nafile. Sonuçta içinde yaşadığımız dünyanın her yerinde medeniyet kök salmış ve her medeniyetin (ülkenin) yasaları kültürleri var. Düzeni sağlamak adına konulmuş bu sınırlar insanoğlunu birbirinden ayırdı. Savaşların devletler için temel ortaya çıkışı, ekonomik ve ayakta kalma mücadelesidir. Peki ya toplumlar birbirleri ile neden savaşır? Yıllardır bazı milletler başka milletler ile düşman olmuştur Yunanlılar Türklere, Türkler Araplara, Araplar Yahudilere, Yahudiler Almanlara, Almanlar Ruslara... Doğduğumuz toprakları, ait olduğumuz milletleri biz seçmediğimiz halde medeniyet bizi hayatta kalmamız için bu sınırı getiriyor. Eğer bu sınırlar olmazsa kargaşa içinde ülkelerin altyapısı işlevsiz hale gelir, güçlü olan güçsüzü ezer, insanlar suç işler medeniyetin mekanizmasında ki insan ayrımı ile birbirlerinden nefret etmeyi sağlayarak bir medeniyetin yıkılıp diğer medeniyetin var olmasını sağlar. Adeta big bang gibi yeni bir evren ile göz alabildiğince büyüklük... Lakin bu büyüklük birer sorun olur. Evren daha fazla genişleyemez ve küçülmeye gitmek(soğuma) zorunda kalır ve yine aynı olaylar aynı medeniyetler gibi… Yunan medeniyeti İskender zamanı zirveyi yaşadı ama öldüğü anda yok oldu kendi anavatanına geri dönmek zorunda kaldı. Çünkü yerini başka bir medeniyet almak zorunda kalıyordu. İyi bir insan olmak enayilik midir? Size kötü davranan, kalbinizi kıran insanlara dahi şefkatle yaklaşmak... Düşüncesi bile kendimize olan saygınlığımızı yok ediyor. Peki, insan iyi midir kötü müdür? Bu konu hem çok zor ve uzun hem de medeniyetin temel birimi olan insan canlısının özünü bilmek demektir. Yani insan kötü ise insanın yaptığı her eylemin altında bir çıkar vardır yani medeniyet ise özünde kötü olmak zorunda. Birçok filozofun aklını kurcalayan bu düşüncede onlarca fikir var Adler’e göre insan aslında iyiliğe daha yatkındı. Onu kötü yapan çocukluk dönemidir veya Rousseau’ya göre insan iyidir. Onu kötü yapan medeniyettir Weber ve Schopenhauer ise ‘insan şeytanı bile korkutacak kadar kötüdür’ der. Eğer Adler haklı ise her çocuk iyi bakılması gerekiyor ama medeniyetin ayakta kalması için işçiler fabrikalarda, köylüler tarlalarda, askerler ise cephede çalışmak zorundalar. Bu yüzden herkes bu insanların çocuklarına iyi birer hayat sunamadıklarında hemfikir. Bu ayrıca üst tabakada ki kişilere karşı nefret oluşturur. Bu da tarihte sayısız devrimlerin, katliamların ana nedeni olmuştur. Rousseau’nun düşüncesi ise bana kalırsa fazla iyimser. Eğer özünde insan iyi birer varlıksa onun yarattığı medeniyette insanların yararına olması gerekmez mi? Yararına olsaydı tek bir medeniyet ile insanoğlu yaşam mücadelesine devam edebilirdi ama onlarca medeniyet yaşadı. Eğer gerekmez cevabı verilir ise o zaman Fransız toplum bilimcisi olan Rousseau kendisi ile çelişiyor. Geriye tek bir isim kaldı Weber ve Schopenhauer. Kendileri insanın özünde kötü olduğunu söylemişlerdi, evet haklıydı. Daha medeniyetler yokken bile neandertal ırkını yok ettik, amerika ve okyanusya kıtalarında binlerce canlı türünü yok ettik hatta Jared Diamond’ın yaptığı araştırma ile insanoğlunun taş devrinde yeryüzünden sildiği hayvan türü tarım devriminden bugüne kadar türünü tükettiğimiz hayvanlardan daha fazla. İnsan ölümleri… Medeniyetimizin bize sunduğu teknolojik imkânlar yüzünden daha fazla insan ölüyor ve zor şartlarda yaşıyor. Örnek vermek gerekirse 1914-1918 yılları arasında ki Birinci Dünya Savaşında 16milyon insan öldü. 18 yıl gibi kısa bir zaman diliminde İkinci Dünya Savaşı başladı 80 milyon insan öldü. Savaş taktikleri her geçen gün gelişiyor ve karmaşık hale geliyor hatta robotlaşıyor. Bundan milyonlarca yıl önce yaşamış insanlar sizce taktikler ile mi savaşıyordu yoksa bir kavga gibi mi? Evet medeniyet bize vahşi doğadan kurtulup insani bir yaşam sunuyor ama başka bir insani yaşam alanı tarafından yok edilme tehlikesi ile bunu sundu. Bize teknoloji ve bilim sayesinde insan aklının sınırsız olduğunu söylerken bir o kadar da aptallaşıyoruz. En büyük kanıtım ise bu yazıyı sonuna kadar okumayan hatta direkt popüler bir yazı olmadığı için geçen insanların fazlalığı. Düşünsenize peki siz okuyanlar akıllı mısınız, çağınızın ötesinde bir insan mısınız? Hayır. Sadece bu medeniyetin size verdiği bilgiler ile yetiniyorsunuz. Buna bende dâhilim. Son olarak bize medeniyet umut verdi ama karşılıksız umut. Sonuçta kabile döneminde zengin olmak bedensel olarak güçlü olmaktı, bunun içinde çalışan güçlü, yani zengin olabilirdi ama medeniyet ile daha fazla ve birçok alanda zengin olmayı vadetti. Toplumda ki her insanın hayalidir; zengin rahat huzurlu bir yaşam sürmek. Bu yüzden bankalar yatırım tavsiyeleri, şirketlerin ortak bulma çalışmaları ve tabi ki medeniyetin modern yüzü devlet yardımları (emekli maaşı-faize yatırım-zam yapılması vaadi) gibi zararlı ve bir o kadar da zaman kaybı. Peki neden insan farkında olmasına veya olmamasına rağmen bu hayata devam ediyor? İnsanın özünde kötü olduğunu söyleyen filozoflar kötü bir davranış olan benciliğin getirdiği açgözlülük ile medeniyetin kurulduğunu söyler. Çünkü olduğu konumdan yani kabile yaşamından daha iyi olduğu konuma gelişmek diğer bir deyişle medenileşmek istedi ama size verdiğim big bang örneği aklınıza gelsin. Çünkü büyüyen bir evren en büyük halini aldığında küçülüp yok olacak... Yazımı sevdiğim ama bu yazıda haksız çıkan Fransız filozof Rousseau'nun sözü ile bitirmek istiyorum. İnsanları uygarlaştıran ve insan türünü bozan şey, ozana göre; altın ve gümüş, filozofa göre; demir ve buğdaydır." - Jean J. Rousseau
··
103 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.