Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

1062 syf.
9/10 puan verdi
·
88 günde okudu
“Savaş ve Barış dünyanın en büyük romanı; ve eğer üzerimize bombalar yağmazsa bu kış Anna Karenina’yı okuyacağım.” - Virginia Woolf - 1870’li zamanların Rusya’sı ve toplumun üst kesiminde yaşanan iki bağımsız aşk, hem de ne aşk! Masumca ve çirkince hâllerin bulunduğu bir aşk. Üstelik çıkarlar üzerine kurulmuş evlilik örneği bile mevcut. Oysa kitap bizlere bir evliliğin temelinde eğer sevgi yoksa, o evliliğin sonsuz aşka, mutluluğa erişemeyeceğini ve evliliklerin hiçbir şekilde çıkarlar üzerine kurulmaması gerektiğini belirtir. Ayrıca yakın bir dostumun daha evvelden paylaştığı alıntısı da bu konuyla ilgili olarak aklıma geldi: “Saygıyı, sevginin olması gereken yerdeki boşluğu saklamak için uydurmuşlar.” Anna’yla Aleksey Aleksandroviç arasında yıllarca sevgi yerine saygı mevcuttu diyebiliriz ve Anna da gerçek aşkının peşine düşmeyi bu yüzden istedi, tabii gerçek aşk mıydı yoksa değil miydi ? Tartışılır bir konu. Öte yandan Aleksey, çok dindar bir yapıya sahipti ve asla aşmaması gerektiği keskin çizgileri olduğuna inanıyordu. Bilhassa, öz saygısını daima korumak için sosyetenin ağzına laf vermemek konusunda son derece titizdi. Anna ise Aleksey’den apayrıdır. Sosyetede en gösterişli, en çekici ve en güzel kadını olarak göze çarpar hatta bu durumdan hoşlanan bir karakterdir. Evvela, aşkını ön planda tutarak Aleksey’in öne sürdüğü ahlak kurallarını ve sosyetenin içi geçmiş geleneğini hiçe sayması, bunlarla birlikte her konuda şeffaf olması belki de bu romanda onu, doğru aşkı sonsuza kadar yaşamak için geleneğe karşı savaş veren ve dürüst bir karakter olarak görmekteyiz. Vronsky… Açıkçası bu karaktere içim hiç ısınamadı, tıpkı Stephan Arkadyiç'e ısınamadığım gibi. Kitabın başlarında da anlaşılabilir ki sosyetedeki en yakışıklı erkek modeli. Zaten Anna’yı görür görmez belki de o gün Kiti’yi belleğinden silmişti bile, her neyse. Stephan Arkadyiç demişken... 19.yy Rusya'sındaki toplumu incelediğimizde, zamanlarının büyük çoğunluğunu eğlence yerlerinde ve balolarda geçirirken salonda bulunan erkekler, bizzat giyinişleriyle göz kamaştıran hanımefendilere kur yapmayı nezaket kuralı olarak bilmişler hatta bu davranışlarından övünç duymuşlar. Bu bağlamda Stephan Arkadyiç'e fazlaca gıcık olabilirsiniz :D Benim, her ne kadar çiftlik konusundaki tartışmaları ilgimi çekmese de, birazcık sıkıldım, sevdiğim karakter Levin oldu. Levin’in çiftlikle ilgili kurduğu hayaller ve onları sırasıyla gerçekleştirme çabası, onu bir bakıma çevresinde gördüğü kirli duygulardan yani sosyetenin sahte, yapmacık görünen hayatından uzaklaştırmasına yarıyordu. Çiftliğini nasıl gelire dökebileceği konusunda da ekopolitikten yararlanmaya çalışmış, köylüler için de okulun şart olması fikrini savunmuştur. Aslında genel olarak baktığımda Levin ihtişamdan uzak, köy hayatını ebediyen sürdürmek düşüncesinden zevk alan bir karakter. Sonuç olarak şunu söylemeliyim ki, kitabın kalın olması asla tedirgin etmemeli; zira sizi kendi dünyasına çektiğinde “keşke bitmeseydi” diyebileceğiniz fevkalade bir kitap. Ayrıca Levin’in çiftlikle ilgili sorunlarının anlatıldığı kısımları sabırla okumanızı da önerebilirim eğer ilginizi çekerse. Çünkü o dönemin toprak-köylü ilişkisi konusundaki durumunu da sunmuş bize Tolstoy. Tolstoy’un kalemini ise bu kitabıyla birlikte çok sevdiğimi de söylemem gerek. Umarım hiç sıkılmadan, keyifle okuyup eşinizle, dostunuzla uzun uzun muhabbet edebileceğiniz bir kitap olur. Şimdiden keyifli okumalar dilerim :)
Anna Karenina
Anna KareninaLev Tolstoy · Türkiye İş Bankası Yayınları · 201939,1bin okunma
··
260 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.