Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Organik aslında bir tarım sistemi. Bu sistem, gıda ürünlerinin oluşum sürecine endüstri ile birlikte katılan; tarım ilacı, suni gübre, hormon, genetiği değiştirilmiş tohum, antibiyotik ve zararlı gıda katkı maddeleri gibi girdileri kesinlikle reddediyor. Nedeni ise bu girdilerin insan sağlığına olumsuz etkilediğine dair araştırmalar, bilgiler ve şüpheler. Aynı zamanda bu sistem, sürdürülebilir bir üretim için doğanın korunmasını gözetiyor. Daha fazla ürün için toprağın yok oluşunu değil, toprağın gelecek nesillere haklarımın önemsiyor ve döngüsel bir üretim biçimi öneriyor
·
48 görüntüleme
phoenixz okurunun profil resmi
Bu sistemle rafa çıkan ürünlerin gerçekten organik olup olmadığını anlamamızı sağlayan tek yöntem ise sertifikasyon. Tarım Bakanlığı'nın yetkilendirdiği denetleme firmaları, ürünün oluşma biçimini ve içeriğini denetleyerek "Organik Ürün Sertifikası" veriyor. Bu Sertifikayı Taşıyan ürünlerin "organik" olduğu kabul ediliyor.
phoenixz okurunun profil resmi
Geleneksel ve konvansiyonel olarak adlandırılan tarım biçiminde ise ürünün miktarı, dayanıklılığı, sağlıklı olup olmadığından daha önemli. Bu nedenle de kimyasallar devreye giriyor. Hem üretici hem de tarım sektörü uzun yıllardır global kimya şirketlerinin hemoganyası altında. Ürün kaybı yaşanmasın diye tarlalarda zirai ilaç çılgınlığı yaşandığı bilinen bir gerçek
phoenixz okurunun profil resmi
tohumda da durum farklı değil. Artık hangi ürünün nerede ve ne kadar üretileceğine küresel güçler karar veriyor. Dünya politikasına yön veren kişilerden ABD'nin eski Dış İşleri Bakanı Henry Kissinger'in, yıllar önce dile getirdiği: "Petrolü kontrol etmek devletleri, gıdayı kontrol etmek ise halkları kontrol etmek demektir." ifadesi bunun en net kanıtı.
phoenixz okurunun profil resmi
Her şeyden önce Tarım artık karlılığın ön planda olduğu endüstriyel bir sektör bundan yaklaşık 100 yıl önce önceki gibi toplumların ana faaliyet konusu değil. açlık ve kıtlık felaketler sıralamasında yerini doğal afetler ve savaşlara bıraktı gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin gıda sıkıntısı neredeyse kalmadı artık marketler yaz kış göz alıcı renk ve görünüşleriyle iştah kabartan sebze ve meyveler ile dolu. Bir çoğu da binlerce kilometre uzaktan günlerce yol kat ederek geliyor. Bu çeşitlilik ve arz yoğunluğu, böcek, ot ilaçları ile kimyasal gübreden bağımsız düşünülemez. ama süpermarketlerde mevsimi henüz gelmemiş sebze ve meyveleri torbaya koyabilmenin elbette ki bir bedeli var. Ve Maalesef bu bedel kasada ödediğimiz birkaç liradan çok daha fazla
phoenixz okurunun profil resmi
değeri hiçbir para birimi ile ölçülemeyecek o bedel yaşamımız. Sağlığımız bugün artık gıda ve ilaç endüstrisine yön veren firmaların tekelinde. Metabolizmalarımız kimyasal depolarına dönmüş durumda. Her gün içinde türlü katkı maddeleri barındıran onlarca ürün yeniliyor ve çoğumuz raflardan seçilen renkli paketlerin içeriğinden habersiz. Çocuklarımıza yedirdiğimiz cips ve gofretlerin çoğunun doyma hissini ortadan kaldıran ve karaciğer hasar veren glikoz şurubu ile yapıldığını bilenler azınlıkta kaldıkça endüstri bildiğini okumaya devam edecek.
phoenixz okurunun profil resmi
Tohumu, tarım kimyasallarını ve Tıbbi ilacı aynı kuruluşun ürettiği bir dünyada yaşıyoruz. Dünya nüfusunu doyurmak için kimyasallara mecbur olduğumuz sanrısıyla ekolojik bir yıkıma doğru sürükleniyoruz. Evet bugün dünyayı doyuracak gıda üretiyoruz ancak bölüşümde adalet hala 100 Yıl öncekinden farksız. Diğer yandan üretilen gıdanın da üçte birini çöpe döküyoruz..
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.