Gönderi

Bu arada Fransa’da çok eğlendim. O iki ay içerisinde, Olivier’nin evinde çok kaldım. Yine bir gün onunla oturuyoruz, Kari Popper’den bahsettik. Olivier, “Sen Popper’i nereden tanıyorsun?” dedi. “Ne demek, herkesin bildiği biri” dedim ben de. “Hayır, Fransa’da bile çok az kişi bilir” dedi. Meğer Popper, Olivier’nin babasının iyi dostuymuş.Olivier’nın babası 1964 Nobel ödülü sahibi biyolog Jac- ques Monod. Ben onun oğluyla ahbabım. Olivier yatağının altından bir kutu çıkardı. Siyah bir kutu. Babası ile Popper’in mektuplarıydı. Yatağın altında duruyordu. Fransa gibi bir yerde olmanın ne anlama geldiği o zaman birdenbire kafana dank ediyor. Uygar bir ülkede olmak böyle bir şey demek iş- te. Bir kültür atmosferinin içinde nefes alıp veriyorsun. Ama Türkiye fakirhane. Türkler ellerindeki nimeti de yok ederek fakirleşmişler iyice. Mesela İstanbul’un büyük kültüründen bahsettim sana. Sen de bana, “Bugün İstanbul’da yaşayan adamlara bakın” dedin. Evet, farkında bile değiller nerede yaşadıklarının. Birbirleriyle karışmayan iki sıvı gibi İstanbul ve onun içinde yaşayan nüfus.
30 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.