Hepsi birbirinden enfes Tolstoy öyküleriydi.Normalde klasikleri zamana yayarak okuyabilirim ancak tabiri caizse bir gün boyunca elimden bırakamadım.Beş öykü de birbirinden güzeldi ancak favorim "insan ne ile yaşar?".Çok zengin bir ailenin çocuğu olmasına rağmen tipik bir burjuva olmayan ve genelde öykülerini pastoral tarzda yazan Tolstoy'un kitabı olduğunu hemen anlıyorsunuz çünkü nerdeyse bütün öyküler mujik ve köylülerle ilgili.İvan İlyiç'in Ölümü'ndeki gibi bu öykülerin hepsinde de insanı düşündüren unsurlar var.Yine o da elimden bırakamadığım bir romanıydı.Aynı Grimm kardeşler gibi mesaj vermeyi seven Tolstoy,bir öyküsünde "insana ne verilmemiştir?,insan ne ile yaşar?,insanın içinde ne vardır?" cevaplarını bir melek aracılığıyla verirken (tatlı bir dipnot:Meleğe,oğlu Mihail'in adını vermiş) diğer bir öyküsünde içinde kıskançlığın,hasetin olduğu insanların sonunun ne olacağına,kötülüğe asla kötülükle karşılık verilmemesine dair güzel dersler vermiş.Kitabı Mukaddes'ten ve Hz.İsa'dan bol bol alıntı yapmış(Sana tokat atana öbür yanağını çevir) neticesinde de insanı düşündüren güzel ve akıcı bir kitap çıkmış ortaya.Cesaretimi topladığım bir zaman Anna Karenina'ya başlamayı da çok istiyorum.Zavallı kitap kütüphanemde çürüdü.