Gönderi

Köleci toplumda köleleri kırbaçla, mızrakla, kılıçla, kesici ve dürtücü aletlerle, zincirlerle yönetenlerin yerini, modern köleci toplumda, çağdaş silahlara sahip olan ücretli emeğin kullanıcıları almıştır. Ordu bir şiddet aracı değil midir? Polis, cezaevleri, yargı organları, işkence evleri, idam sehpaları, işten çıkarmalar, açlıkla tehdit, pahalılık, siyasi şantaj vb. maddi- manevi şiddet araçları değil midir? Bizzat burjuva- feodal devlet aygıtı, şiddet araç ve kurumlarının toplamı ve merkezileşmesi değil midir? Bütün bunlar burjuvazinin sömürücü, kan emici düzenini ayakta tutmak için çaba göstermiyorlar mı? Faşist çeteler halka kan ve ateş kusarken, kitle katliamları düzenlerken, otobüsleri, minibüsleri kurşunlar, evleri basarlarken, şiddeti kim adına yaygınlaştırıyorlar? Ve bu şiddetin planlayıcıları, yönetici ve yönlendiricileri, en aşağılık demagojilerle meclislerde, radyolarda, TV' de, alanlarda, her yerde, halkın kafasını bulandırmaya çalışan parti liderleri ve onları destekleyen sermaye mihrakları değil midir? Anayasa' nın dediği doğruysa, yani devlet yönetimi, bir sınıfın, zümrenin eline teslim edilmezse, bunlar neden sömürücüler adına devlet yönetimini ellerinde tutmaktadırlar ve halka baskı uygulamaktadırlar? Ve neden, onlar da, emekçi kitlelere ve devrimcilere uygulanan baskılarla, yasaklarla karşı karşıya değildirler?
Güney yayınlarıKitabı okudu
·
45 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.