Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

87 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
HEP UZAKTAN UZAĞA / Mürsel DEMİR ('Uzaktan Aşk' adlı kitap üzerine, gönülden dökülenlerin yayımlandığı bir deneme...) Uzaktadır, her şey uzakta. Uzaklık uzaktadır, yakın bile uzakta. En yakınımızdaki uzaktır bazen bize. Bazen biz uzaklaşırız en yakınımızdakilerden. Ya da sebepler uzaklaştırır bizi sevdiklerimizden. Düşmanlar yakın olur bazen, hüzünler yakın, sevinçler hep uzaktan uzağa… Ve aşk… O da uzakta… Uzaktan da uzakta… Buralarda değil sanki. Arayıp da bulamadığımız bir şey gibi. Yokluk içinde varlığını hissediyor ve yaşıyoruz ama dokunamıyoruz. Heybeme tam da bu düşmüştü bu hafta; Amin Maalouf’un “Uzaktan Aşk” adlı piyesi. Okudum ve uzaklara gittim. Kayboldum, boğuldum… Bir ışık aradım kurtulmak için. Bir iz bir nişan… Bir nida bekledim. Aradım ve yandım. Tıpkı Jaufre’nin yandığı gibi. Jaufre yanmıştı ve vurulmuştu uzaklara. Aşkın kokusunu almıştı ta uzaklardan. Kendi varlığına yokluk elbisesi giydirip bir tek O’nu var etmişti adeta. Uzaklarda bir sevgili vardı Jaufre için. Hayalini kurduğu fakat bunun gerçekliğine yürekten inandığı bir aşkı keşfetmişti adeta yeni bir kıtayı keşfeder gibi. Fakat hikayenin ilginç olan kısmı, Jaufre’nin denizleri geçerek yüzünü görmeden özüne vurulduğu sevgiliye giderken, aslında gitmemeyi istemesi, med-cezirler yaşamasıydı. Sevgiliyi görmek mi yoksa görmemek mi? Görerek sevmek mi, görmeden bir ömür boyu aşkından her gün yeni baştan can kesilmek mi? Jaufre bunun tereddüdünü iliklerine kadar yaşıyordu. Belki de korkuyordu, görünce vazgeçeceğinden. Belki de korkuyordu büyünün bozulacağından. Ve bir de Jaufre’nin sevgilisi olan Clemence’nin endişeleri vardı. Olanları duyup da Jaufre’nin onu görmeye geleceğini öğrenince; “Bu ozan beni tanısaydı, yine bunca coşkuyla şiirler söyler miydi bana? Şiirlerinde seslenir miydi bana, ruhumun derinliklerine inebilir miydi? En güzel giysilerimle çıkıp salınıyorum kilise yolunda ve gidip diz çöküyorum orada, bomboş ruhumla! Ozan, yalnızca senin dizelerinin aynasında güzelim ben.” Clemence’nin bu ifadeleri adeta son noktayı koyar gibi her şeyi özetler mahiyetteydi. İnsanın düşü ile hayattaki gerçeklik hep zıtlaşır birbiriyle. Kişilerin, sevgililerin birbirlerinde mevcut olan tahayyülleri ile hakikatte var olan arasında çok vakit uçurum vardır. Ve burada da o korkuyu iliklerine kadar yaşayan iki aşık… Fakat öncesindeki aşk bembeyaz bir sayfa gibi. Yüzünü görmeden özüne vurulmak sevgilinin. Seven sevdiğini hayalinde öyle güzel bir yere oturtur ki onu devirmek çok zordur. Adeta saltanat kurmuştur sevilen orada, istense de istenmese de. Ama görmek, sevgilinin erişilmez büyüsüne ermek korkusu seveni nasıl da inletiyor: “O’nu gönlümce seyretmek hoş geliyordu, o beni görmediğinde…” Ve Clemence’nin tespiti Amin Maalouf’un takdiri hakkettiğinin göstergesidir: “Denizler ötesiyim ben Ozan’ın ve Ozan benim denizler ötem.” Farkında mısınız? Jaufre bir arayışın hengamesinde. “O’na kavuşamamaktan korkuyorum ve O’na kavuşmaktan korkuyorum…” İşte bu kaygı, bu his, bu halet-i ruhiye; varılacak sevgilinin asıl olmamasından ötürüdür. Asıl istenilen şey Vuslat’a özlem… Visali istemez aşık, hep onun hengamesinde olmayı ister. Yukarıda da ifade ettiğim gibi görmeden sevmek, varlığını bilmek fakat duymamak… Ve Maalouf’un takdire şayan bu kitabı, arayışı çok güzel dile getiriyor. Arayış, bulma ve visal… ve bulduğu an kaybediş… İnsanın doğan güneşi batan güneşi olur mu hiç? Ya da batan güneşi bir gün gelir de yeniden doğar mı hiç? Kim bilebilir ki… Âşık Jaufre güzelliğin ta kendisinin maşuku olduğunu ifade ediyor, kendisinin ise onun yansıması hatta bu yansımanın bir katresi olduğunu ifade ediyor. Aslında bu fevkalade bir tespit. Maşuku yüceltmek onu hiç olmadığı kadar, belki de olmasını istediği o sınırsız hayallerin sınırsız gerçekliği kadar alabildiğine yüceltmek ve öylece her gün yeniden aşık olmaktır. Ve visalin daha yolculunda henüz gözler birbirine değmeden aşığı maşuka yaklaştıran her adımda, aşık biraz daha ölüme yaklaşmakta, bu âlemde tek yakınlık olan ölüme adeta bile bile gitmektedir. Ve visal anı gelmeden düşmüştür ölüm döşeğine âşık. Maşukun aşkıyla sarhoş olmamış, bu yüksek dozla adeta intihara teşebbüste bulunmuş, ölüme düçâr olmuştur. Uzanırken boylu boyuna âşık, maşuku ile göz göze gelişi adeta ölüm fermanını imzalayışı ama bir yandan da gerçek özgürlüğe kavuşur gibi ya da amansız bir hastalıktan kurtulur gibi… Zira maşuku görüşü hem doğuşu hem ölüşüdür aşığın. Doğmuştur gördüğü an ve ölmüştür âşık. Sonra şunu da farkına vardım aslında tıpkı ‘Gezgin’in dediği gibi; “Ama ölüm bu kadar yakın olmasaydı Jaufre, sevdiğin kadın şuanda yanında olmazdı, sarılmazdı sana, o güzel kokusu duyulmazdı soluduğun havada. Ve ‘seni seviyorum Jaufre’ demezdi sana.” Ayrılıklar sevgiyi körüklüyor bir nevi. Ya da ayrılacağını bilmek insana sevmeyi, katışıksız, saf, temiz ve samimice sevmeyi öğretiyor. Bakın sonunda Clemence’nin varış noktası ne oluyor: “Bir gelinliğin beyaz ipliklerini dokuduğumu sanırdım, oysa bir kefenin ipliğini dokuyormuşum bilmeden!” Allah’ım bu nasıl bir fark ediş bu nasıl bir serzeniş… Ve Aşk-ı asla ulaşır gibi oluyor bu son demde. Başta isyana kaçsa da sonradan kullandığı ifadeler çift anlamlı olarak algılanmakta, aşığına mı yoksa onu var edene mi ithaf etiği muğlakta kalmaktadır. Lakin netice itibariyle alanın veren olduğu, var edenin de maşuklar maşuku olduğu anlaşılmaktadır. Bazen âşık olur insan, kavuşamayınca kahrolur. Bazen âşık olur insan, kavuşunca kül olur. Visalin ateş olduğunu anlayamaz bazen. Ve aramanın, asıl arayışın, vuslatın ve Mahbub’un bulduğu olmadığını fark edemez insan. Zira ‘hayat olmaktır’ der, şair. Ve olmaksa eğer hayat; olmak O’nu bulmaktır, diye bitirir. Ve uzaklık-yakınlık derken, alemde her şey uzaklara kaçmakta, bir tek şey hariç. O şey ise her geçen gün yaklaşmaktadır tüm çıplaklığıyla. Şair Ahmet Muhip Dıranas’ın ifadesiyle; “Uzaktadır her şey; gökyüzü, deniz, Her an peşimizden koşan gölgemiz, Özlenen limanlar yanan yıldızlar, Uzaktadır her şey; anneler, kızlar… Uzaktadır her şey; hep... yalnız ölüm, Her yerde, her an yakınımız, ölüm.
Uzaktan Aşk
Uzaktan AşkAmin Maalouf · Yapı Kredi Yayınları · 20183,615 okunma
··
25 görüntüleme
Hasan Ali Miran okurunun profil resmi
Dostum Amin maalouf tan daha uzun yazmışsın maşallah ;)
Bu yorum görüntülenemiyor
Mürsel okurunun profil resmi
Teşekkür ederim dostum eyvaallah
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.