Sınırsızlık...
Böyle bir kelime var mı diye öncelikle gittim bir sözlüğe baktım çünkü serinin ikinci kitabını okurken aklımdan geçenleri anlatan en iyi kelime sınırsızlıktı.
Fantastik edebiyatta temel bazı unsurlar vardır ve bunların başında da kahramanın yolculuğu yer alır. "Ölühane Kapıları" bu yolculuğu o kadar ayrı koldan yürütüyor ki ilk iki yüz sayfa sonunda bile kim kimdi... ne neydi soruları okur olarak yakanızı bırakmıyor. Ben buna "Silmarillion Etkisi" diyorum.
Bir sayfa içinde arkanızda etinizi kemiklerinize kadar ayırmak isteyen bir hortumla çölde su bulmaya uğraşırken öteki sayfada başları kesik bir mürettebatın çektiği gemiye sudan boğulmamak için çıkmak zorunda kalabiliyorsunuz. Bir sayfada kendinizi karanlık bir mezarlıkta anlaşılmaz bir sohbetin içinde bulurken bir sayfa sonra tek mantıklı çözüm en mantıksız sonuç verecek şekilde hareket edebiliyorsunuz.
Kitapta iyi ve kötü, onur ve ikiyüzlülük, yalan ve dürüstlük kalıpların dışında sözcük ve durumlarla anlatılıyor. Okurken yer yer zorlandığım lakin bitirdikten sonra kapağı mutlu kapattığım eşsiz bir deneyim oldu. Son sözler Coltaine için,
Gördüm güneşin okunun
adamın alnına kadar
şaşmaz bir yay çizdiğini.
Vurduğunda kargalar
üşüştüler oraya
gecenin nefes alması gibi.
Okuduğunuz için teşekkürler.