Umut dolu bir güne başladık şükürler olsun. Hatay’da biri çocuk olmak üzere 3 kişi daha sağ kurtuldu. Dile kolay tam 296 saat yani duvarların arasında bir başına belki de bir yudum su içmeden bir lokma ekmek yemeden dayanıp beklediklerini söylemek dile kolay. İnancımızı ve umudumuzu koruyor, iyi haberler beklemeye devam ediyoruz. Kitap hakkında konuşacak olursak yine ortadan başladığım bir seri kitabı daha geride kalmış oldu. Kimsecik adında 3 kitaplık bir serinin 2 numaralı kitabı olduğunu belirtelim. 1, Yağmurcuk Kuşu; 3, Kanın Sesi. Biraz karmaşık gidiyorum ama yapacak bir şey yok. Böyle daha iyi oluyor. Biraz daha otobiyografik bir seri olduğunu ise daha sonradan öğrenmiş bulunduğumu belirteyim. Lakin iyi bir araştırma yaptığıma inanıyorum çünkü hikâyenin olay örgüsü biraz ailesinin geçmişiyle bağlantılıymış. Bunu baştan bilmiş olsaydım bu kadar merak etmezdim kitabı. Salman adında birisinin köyde bir cinayet işlediğini ve dağa kaçtığını öğreniyoruz. İnsanlara yoğun bir korku yüklemesi yaptığını da belirtelim. Bu dönemde eşkıyalık üzerine çok fazla kitabını okuduk yazarın. İsimler değişse de işlenen konular ve verilen mesajların da benzerlik gösterdiğini belirtmem gerekiyor. Nasıl? Tabi İnce Memed üstüne okuyunca da bir süre bağlantılı gibi okuduğumu, sanki İnce Memed kovalamacası devam ediyor gibi hissettiğimi belirtmem gerek. Diğer yandan da basım farkından dolayı kitap çok garipti. Yani pdf okumasam da kitap olarak okusaydım çok sıkılır, okuyasım gelmeyebilirdi. Çünkü kitapta mola yeri yok. 5 bölüm var ama bunlar öyle ortalamalı değil. 500 sayfa kitap 5 bölüm işte 100 sayfada bir bölüm değil. 4-5 arası 200 sayfa falan. Yani eski basımların maalesef böyle durumları olsa da pdf okumanın da güzel yanı burada. İstediğim paragraftan sonra mola verebiliyorum, kitap gibi ışık da aramıyorum okumak için. Gene epey PDF övdüm ama hem hızlı okumak için hem de açıkçası durumu olmayan için pdf çok ideal. Daha geçenlerde ünlü bir kitapçı mağazasına gidip 100 sayfalık kitaplara 80₺ fiyat biçtiklerini gördükten sonra da isteyen kardeşlerimize tabii ki istediği kitaplarda yardımcı olacağımızı yineleyelim. Yıllardır olduğu gibi kıymetli arkadaşlarım. Daha önceki kitaplarda beterin beteri olma durumu, kadercilik, olan oldu daha kötüsü olmasın sabredelim gibi düşüncelere karşı iyi olma, iyilik yapma, güçlü olanın iyiler tarafında olması türünde mesajlar olduğundan sıklıkla bahsetmiştim. Bu romanında da benzer bir mesajla korkunun olduğu yerde cesaretin ve cesurların da olacağı, korkunun bir faydası olmadığı ve cesaretin daha önemli olduğu gerçeği ısrarla vurgulanmış. Biraz daha doğruların siyah kalemle işaretlenip kapatıldığı dünyada yanlışların hepsini işaretleyip doğru şıkka dokunmadan onu aydınlıkta bırakmak mesajına benzer bir mesaj verilmiş. Şöyle bir görselle desteklemek isterim: hizliresim.com/lhqev86 3 yılda yazılan, 2 yıl sonra da basılan, tamamen insanlara ulaşması 5 yıl süren ve 1 yıl sonra da ödül alan bir roman. Yani üzerinde büyük emek olan bir kitap olduğunu bilmeliyiz. Bilerek emek kelimesini tercih ettim çünkü cahilliğin ve eğitimin de alt satırlarda sıkça vurgulandığı bir roman okuduğumuzu belirtmemiz gerek. Çünkü bu cahillik okul cahilliği değildir, eğitimsizlik de okul eksikliği değildir. Hırs ve kıskançlıktır. Çünkü cahil insan kıskanır, hırslıdır her şey kendinin olsun ister. Nasıl olacağını bilmez ama ister. Hatta bu hırs, cahillik ile birleşince insanı cana kıymaya kadar götürür. Okurlar demek istediğimi anlamıştır ama anlamayanların okuması için de severek yardımcı olacağımızı belirtelim. Hepimize iyi okumalar dilerim..

Kale KapısıYaşar Kemal · Toros Yayınları · 1991626 okunma

·

249 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Sadık Kocak