Gönderi

“Fakat bütün bu kaynakların en önemlisi Hyginus'un fablları arasında yer alan 220 numaralı efsanedir. Hyginus, MÖ 25'te, insan hamurunun nasıl yoğrulduğunu fevkalade sembolik bir dille anlatmaktadır. Burdach'ın "Faust und Sorge" ("Faust ve Kaygı") başlıklı uzun makalesinden iktibas ettiği (Heidegger, bu alintry Sein und Zeit/Varlik ve Zaman başlıkh eserine aynen almıştır) bu efsane şöyle: Bir defasında Sorge (Kaygı), bir nehirden geçerken balçık yığımı görür: Düşünerek bundan bir parça balçık alır ve ona şekil vermeye başlar. Kendi kendine yaptığı işin üzerinde düşünürken, Jüpiter gelir. Bunun üzerine Kaygı, Jüpiter'den yaptığı yaratığa ruh vermesini rica eder. Jüpiter de memnuniyetle ona ruh verir. Ne var ki Kaygı ona isim vermeye kalktığında Jüpiter onu, isim vermekten meneder ve ismin kendisi tarafindan verilmesi gerektiğini söyler. Böylece Kaygı ve Jüpiter isim verme konusunda tartışırken, Toprak (Tellus) ayağa kalkar ve bu yaratığın maddesinin kendi bedeninden bir parça olduğunu, dolayısıyla da isim vermenin kendisine bırakılması gerektiğini ileri sürer. Böylece tartışmanın tarafları hep birlikte Satürn'ü yargıç tayin ederler. Ve Satürn onlara şu adil hükmü verdiğini bildirir: "Sen, Jüpiter, ona sen ruh verdiğin için, o öldüğünde de ruhunu sen alacaksın; sen, Dünya, ona vücut verdiğin için, vücut sana kalacak. Fakat sen, Kaygı, onu ilk önce sen şekillendirdiğin için, o yaşadığı müddetçe ona sen sahip olacaksın. Mademki isim konusunda bir anlaşmazlık var, o hâlde gelin ona homo diyelim; çünkü o humustan (balçıktan) yapıldı.” ↣ Mütercimin Epiloğu, Senail Özkan
Sayfa 286 - Ötüken YayınlarıKitabı okudu
·
39 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.