Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Özgür Bir Kul / Allah bizim ibadetimize neden layıktır?
"Asıl mahpus, kalbi Allah'ın nurundan uzak olandır ve asıl köle,arzularının esiri olandır" * Diyelim ki bir arkadaşınız, elinizde olmayan sebeplerden ötürü maddi desteğe ihtiyaç duymanız sebebiyle, size her ay 100 lira yardımda bulunuyor. Arkadaşınızın bu iyiliği sadece birkaç gün değil; seneler boyunca devam ediyor. Banka he­sabınıza sürekli para yattığını görüyorsunuz. Gelgelelim, bir süre sonra, size destek olan kişiyi unutuyor ve büyük bir nan­körlükle size yardımda bulunan kişi yerine, doğrudan paraya şükranda bulunuyorsunuz. Bu kısa misal, ateizmi ve politeiz­mi [çok tanrıcılğı] özetliyor. Manevi açıdan baktığımızda bu davranış, oldukça mantıksız ve nankörcedir. Aklı başında bir insan, her zaman, sahip olmadığı veya elde etmediği bir şeyi kendisine veren kişiye müteşekkir olur. Bu, tartışmasız bir ah­lak ilkesidir. Peki bu misal neden ateizm ve politeizmi tanımlıyor? Hayatınızda, hiçbir karşılık vermeden elde ettiğiniz öyle bir şey var ki onu ne kazanmışsınız, ne de ona sahipsiziniz.Hatta onu hak ettiğinize inanmak için de bir sebebiniz yoktur. İşte bu şey, içinde bulunduğunuz an, bir sonraki an ve yaşa­ yacağınız bütün anlardır. Bu anların hiçbirine sahip değilsiniz, hayatınızdaki bir anı hak etmek için ne yapabilirsiniz ki? Bu yüzden popüler kültürde an için 'hayatın hediyesi' denir. Bu yüzden onu çok kıymetli addederiz. Bu anlara sahip değilsiniz, çünkü bir şeyi yoktan var etme kudretine sahip değilsiniz; bir sineği dahi yaratamazsınız. Bir an daha fazla yaşamayı hak etmiyorsunuz, çünkü ona sahip değilsiniz; bir saniyeliğine dahi hayatınızı devam ettirme kudretine sahip değilsiniz. Bunlara bakılınca görülüyor ki, kişinin sürekli bir şükran, minnettarlık hali içinde olması gerekir. Çünkü size kazanmadığınız, sahip veya layık olmadığınız bir şey, sürekli bahşediliyor. Politeizm ve ateizm, yukarıda bahsettiğimiz çerçevede, şükredeceği bir zat olmadığından veya yanlış bir varlığa (genelde fani olan bir mahluka) minnet duyacağına göre, ateist­lerin ve politeistlerin hayat/ dünya görüşleri sadece mantıksız değil, aynı zamanda nankörlük derecesindedir. Bölüm 6'da da ifade ettiğimiz gibi Allah, bağımsızdır ve bütün mahlukat O'na bağımlıdır/tabidir. Dolayısıyla söylediğimiz, yaptığımız, kullandığımız ve elde ettiğimiz her şey, sadece Allah'a tabidir. Bunun kaçınılmaz sonucu olarak - eğer aklı başında ve ahlaklı bir kişi isek - Allah'a minnettar olmamız ve bu nimetler için ancak O'na şükredilebileceğini bilmemiz gerekir. Minnet ve şükran, ibadetin ana cihetlerindendir. Bununla birlikte, İslam geleneğinde ibadet kavramı şükür ile sınırlı değildir, çok daha kapsayıcı bir mana ihtiva eder. İbadetin gerçekleşmesi için Allah'ı sevmemiz, tanımamız, O'na itaat etmemiz ve yalnizca O'na kulluk etmemiz gerekir. Namaz kılmak, dua etmek, tövbe etmek, niyaz ve istekte bulunmak, salih ameller işlemek ve manevi hastalıklardan kalbimizi temizlemek, İslam'da iba­ detin bazı örnekleridir. Bu ibadetler Kur'an'da tekrarlanarak dile getirilmektedir. Bu bölüme şükürden bahsederek başladım, çünkü şükür,ibadetin anahtarlanndandır. Eğer şükür sahibi bir in san değil ­ seniz, sadece Allah'a tabi olduğunuzu, size küçük veya büyük bütün nimetleri bahşedenin O olduğunu reddetm iş olursunuz. Öyleyse bize hayat nimetini bahşeden Allah'a şükret.enin ya­nında, O'nun neden bizim ibadetimize layık olduğunu tartışa­lım. ...
Sayfa 389 - * lbn Qayyim, S. (2005) Al-Wabil al-Sayib. Edited by Abdullah Qaa'ir and Bakr Abu Zayd. Makkah: Dar Alim al-Fawa'id, s. 109. İnternetten bir nüshayı şu adresten indirebilirsiniz: http://www.ajurry.com/vb/attachment.php?attachmentid=26489&d=1Kitabı okudu
·
56 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.