Gönderi

soru: Bir felsefe tarihi kitabı okurken azami derece kavrayabilmek için nelere dikkat edilmeli? -Öncelikle bilim ile bilimin koşullarının (içinden çıktığı çevrenin) bilgisini birbirinden ayırt etmeli. Unutmamalı ki kronolojik duyarlılık oluşmadıkça, yani tarih (zaman) ve coğrafya (uzam) bilgisi güçlenmedikçe asla bir ülkede entelektüel gelişmeden söz edilemez. Türkiye'de özellikle akademisyenlerin en büyük zaafı "genel kültür" noksanlığıdır. Dindar olanlarında köylülük (dar-görüşlülük), şehirli olanlarında züppelik ("dandy, monden, snop" denilen tiplere özgü burun kalkıklığı) çok baskındır. İki taraf da sınıfsal köklerini yüceltmekten hoşlandıkları için dogmatik olmaktan kaçınamazlar, bu yüzden gelişmeye kapalılığı yazgı olarak yaşarlar. Yıllarca titizlikle uyduğum birkaç ilkeyi yalnızca kişisel "öneriler" olarak dikkatlerinize sunmak isterim: 1. İlgilendiğiniz her filozofun, her düşünürün, her sanatçının ölüm tarihini ne yapıp edip muhakkak bir kenara kaydediniz, olanaklı olduğu ölçüde de belleyiniz. 2. Genel sınıflamaların tamamı ideolojiktir ve yararlı olduğu ölçüde de yanıltıcıdır. Dönemsel tarihlendirmelerin daima yeni baştan gözden geçirilmesi gerektiği asla unutulmamalıdır. Örneğin Reform, Rönesans, Aydınlanma, Romantizm, Devrim çağları vb. sınıflandırmalar asla koşulsuz ve çekincesiz kullanılamaz. (Bu tür dönemlendirmeleri yadsıma gücü kazandırması bakımından ayrıntılı kronoloji bilgisinin kılavuzluğundan yararlanılabilir.) 3. Coğrafya bilgisi bir anlamıyla harita bilgisi demektir, ve bu bilgi kronoloji bilgisi olmaksızın kullanılamaz, yani doğal coğrafyadan değil, örneğin din, sanat, bilim ve felsefe coğrafyasından söz ediyoruz. İskenderiye, Basra, Kufe, Fergana, Bağdad, Tuleytula, Kurtuba neresi? Veya Olimpos, Sparta, Korintos, Atina, İyonya, Karia? Ya da Fenike, Biblos, Kartaca, Zengibar? Haritada tek tek yerlerini gösterebileceğinizden emin olmalı, aralarındaki iletişim olanaklarını kronolojik olarak denetleyebilecek bir yetkinlik kazanmaya çalışmalısınız. 4. Peşine düştüğünüz konularla ilgili ayrıntıları yeri geldikçe kendisine kaydedebileceğiniz dosyalar oluşturmalı, ve okudukça bu dosyaların kabardığını veya yerinde saydığını zaman zaman kontrol etmelisiniz. Bilgi kayıtlarda biriken, çoğalan, artan bir şeydir, oysa kavramın kayda ihtiyacı yoktur, bilgi unutulur ama kavram unutulmaz.(O nedenle bilgiye "malumat", kavrama "ilim" denir.) 5. Kitaplar kesinlikle karışık okunmamalı, daldan dala konmamalı, belli bir dönemde ardısıra hep aynı konudaki kitapları okumayı tercih etmeli. Platon mu okunacak, kişi "sıdkı sıyrılana" değin ya Platon'un kendi kitaplarını okumalı, notlandırmalı, sınıflandırmalı ya da Platon hakkındaki otoritelerin kitaplarına aynı işlemleri uygulamalı. 5. Ben kişisel olarak özel alanlarımda okumaktan yorulduğum zamanlarda sırf dinlenmek için ya film seyrederim ya roman ve öykü okurum, ya da hatırat, günlük ve mektuplaşmaların içine dalarım. Başka alanlarda kitap okuyarak kafa dağıtmak bildiğim en iyi yoldur, ya da ilim dostlarıyla karşılıklı müzakereler yapmak. Sanat ve edebiyat okumaları yapmak çoğu kimseye dağılmak olarak görünür, yolun başındayken kısmen hak verilebilir bu görüşe ama örneğin ülkemizin ilahiyatçı/akademisyen profiline bir bakınız, ve sonra irfansız ilim neye yararmış kibarca söyleyiniz. Sızlanmaları ciddiye almayınız, bilim asla sanata mani değildir. 6. Makale okumalarının kitap okumalarına tercih edildiği bir aşama vardır. Özel (spesifik) konulara ilişkin araştırma yapmak biraz da o alandaki makaleleri toplayıp olanaklı olduğu ölçüde hepsini tüketmek demektir. Bir zeka kitap okuma aşamasından, araştırma makaleleri okuma aşamasına geçmedikçe onu eğitilmiş bir zeka olarak görmemekte mazur sayılırız. 7. Felsefe tarihi salt bir kavramlar ve düşünceler tarihi değildir, aksine aynı zamanda bir imgeler, inançlar, sanılar, yanılsamalar tarihidir, o nedenle kesin inançlı zekalar, felsefe okumaya düşkün oldukları ölçüde felsefe tarihi okumalarından uzak durmaya yatkındırlar; nedeni ise şudur: tarih daima değişimlerin ve dönüşümlerin tarihidir; hep aynı inançta, aynı kararda, aynı yerde kalmaya eğilimli zekalar bu denli karşıt ve çelişik inanç ve düşünce öbeklerini izlemeye tahammül edemezler, çünkü çözülmekten ve dağılmaktan korkarlar. Unutmayınız, yola çıkmak yoldan çıkmaktır.
·
111 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.