Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

584 syf.
·
Puan vermedi
Yazarın Saklı Seçilmişlerden sonra okuduğum ikinci kitabıydı. Bu kitabı okuyacaklara da öncelikle beslenme ve gıda sektörünü, yani kabaca insanları nasıl hasta ettiklerini anlatan Saklı Seçilmişleri okumaları; sonra da hasta ettikleri insanları iyileştirmek için küresel ilaç şirketleriyle nasıl kendilerine muhtaç ettiklerini anlatan bu kitabı okumalarını tavsiye ederim. Kitabın içeriğinden bahsedecek olursak, kitap 12 bölümden oluşuyor. İlk 2 bölümde geleneksel tıbbın Rockefeller’ların öncülüğünde nasıl endüstriyel tıbba evrildiği anlatılıyor. Özetle ikinci bölümün sonundaki gibi: ‘’Nüfusu ilaçla denetim altına alma, "itaatkâr beden" yaratma temeli Rockefeller öncülüğünde ABD'de atıldı; adına "modern tıp" dediler! Dünyaya yayıldı... Fakat bu dönem de geride kaldı. "Modern" geçen yüzyılın kavramıydı. Bu yüzyılda "postmodern" inşa ediliyor. Sizi iyileştirmek değil, sizin sürekli sağlık sistemlerine bağımlı olmanızı istiyorlar. "Tedavi ettik" dedikleri çoğunlukla hastalık olmayıp sistem tarafından sizlere vahim-ölümcül olarak anlatılan yapay durumlar. Bunlar öylesine yazılmış cümleler değil. Bu kitapta... "Postmodern tıp" anlayışının neoliberalizmle insanı nasıl yıkıma götürdüğünü/ öldürdüğünü -elinizden hiç düşürmediğiniz- ilaçlar üzerinden ispatlamaya gayret edeceğim... Çağımızın vebası "modern tıbbın" karanlık yönünü gözler önüne sermeye çalışacağım. Buraya kadar dünyada ve Türkiye'de "endüstriyel tıbbın" Rockefeller eliyle nasıl doğduğunu okudunuz. Şimdi bu "doğumun" nelere yol açtığını ilaç sektörü üzerinden yazmaya alışacağım... Doktor Victor Frankenstein'ın "yarattığı ucubenin" bugün insanoğluna neler yaptığını yazacağım... Frankenstein, Rockefeller'dır.’’ Devamındaki bölümlerde de piyasada en çok satılan ilaçlardan kolesterol, tansiyon, diyabet ilaçları, antidepresanlar, zayıflama hapları, vitaminler ve ilaç sektörü denilince en çok tartışılan konu olan aşılar üzerine yazar ayrı ayrı bölümlerde bahsetmiş. Dünyada gıda ve ilaç sektörünün başında FDA(Amerika Gıda ve İlaç Dairesi) yer alıyor. Piyasaya çıkacak olan ilaçların, yiyeceklerin, aşıların vs kullanıma çıkmadan önceki güvenliğini FDA denetliyor. Yani bir ilaç bu kurumun onayı olmadan piyasaya çıkamıyor. Burda da şöyle bir şey devreye giriyor .Yazılana göre FDA’nın yıllık bütçesinin yarısını küresel ilaç şirketleri finanse ediyor. Parayı veren düdüğünü çalıyor ve ilaç piyasaya sürülüp o ilaçtan milyarlar kazanılıyor. #195476691 Günümüzde doktorlar hastalıkların tanısını ve tedavisini küresel ölçüde yayınlanan bilimsel yayınlara ve hazırlanmış tanı-tedavi kılavuzlarına göre yapıyorlar. Fakat yazara göre bunlarda da büyük bir şaibe söz konusu. Şöyle ki ilacın aynı piyasaya sürülmesinde olduğu gibi küresel ilaç şirketleri ilaç çalışması yapan bilim adamlarına para karşılığı kendi istediği ilacı kendi istediği doğrultuda destekleyip öven yayınlar yaptırıyorlar. Yani tıpta hastalıkları teşhis ve tedavi etmede ana referans aldığımız kaynaklar dahi taraflı yazılıyor. #197378355 O kadar açgözlü bir sektör ki, sadece hasta insanlara değil; artık hasta olmayanlara da ilaç satma peşindeler. Hatta Merck'in genel müdürü şöyle diyor: "İlaç pazarının hasta insanlarla sınırlı olması sıkıntı yaratıyor!" Bunu da tanı kılavuzlarındaki referans değerlerini sürekli değiştirerek hastalıkların kapsama alanını genişleterek yapıyorlar. Ayrıca günlük hayatın bir parçası olan; örneğin basit bir depresyon, utangaçlık, adet öncesi gerginlik, menopoz, dikkat eksikliği vs vs gibi birçok normal durumu tıbbi bir hastalık olarak kabul görüp aslında sağlam olan birçok insana hasta yaftası yapıştırıp tedavi olunması gerektiğini söylüyorlar. #196367809 Özetle bilimi modern dinleri haline getirenlerin, herhangi bir eleştiri gelince sorgusuz sualsiz bilimden daha mı iyi bileceksin triplerine girenlerin taptığı bilim, günümüzde ilaç şirketlerinin elinde güvenilirliği şüpheli bir alan haline geldi. Bilimi,modern tıbbı tamamıyla inkar etmek aptallık, zira gerçekten modern tıpla eskiden tedavisi olmayan birçok hastalık artık tedavi edilebiliyor. Teknoloji sayesinde,yeni geliştirilmiş ilaçlarla, gelişen ameliyat ve acil müdahale teknikleriyle insanlar artık daha uzun yaşıyor, bunu görmezden gelemeyiz. Ama bu, küresel ilaç şirketlerinin bizim üzerimizden milyarlarca dolar kazandığı gerçeğini değiştirmiyor. İtidalli olmakta fayda var. Her başımız ağrıdığında hap içmeyi, her küçük hastalıkta ben antibiyotiksiz iyileşemiyorum diye doktora zorla ilaç yazdırmayı, serum yemek için acilleri doldurmamayı öğrenmemiz ve bu konuda bilinçlenmemiz gerek. Daha da önemlisi koruyucu hekimliği yaygınlaştırmalıyız. Sigara,alkolden, endüstriyel gıdalardan uzaklaşırsak, doğal meyve sebze tüketmeyi, düzenli egzersizi ihmal etmezsek kısaca hasta olmadan önce sağlıklı yaşarsak belki bir nebze yazarın dediği gibi Saklı Seçilmişlerin bize "hapı" yutturmasına izin vermemiş oluruz. Son olarak kitap gerçekten aşırı ayrıntı içeriyor. Sonda bir kaynakça var fakat yazarın kitapta bahsettiği herhangi bir bilginin ya da iddiasını delillendirmek için söylediği hiçbir bilimsel çalışmanın kaynağı gösterilmemiş. O yüzden kitabı okurken sürekli yazılanların doğruluğunu internetten doğrulama ihtiyacı hissettim. Zira teyit.org’da ve evrimağacı gibi sitelerde bu kitap için ayrıntılı bir çalışmalar yapılmış: salginvar.teyit.org Kaynak olmaması meselesi çok büyük bir eksiklik, zaten yukarıdaki linkte de yazarın bahsettiği birçok iddiaya cevap yazılmış. O yüzden kitapta her yazılan iddiayı araştırıp doğrulamadan inanmamak gerektiği kanaatindeyim. İyi okumalar.
Kara Kutu
Kara KutuSoner Yalçın · Kırmızı Kedi Yayınevi · 20191,442 okunma
·1 alıntı·
242 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.