Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

133 syf.
10/10 puan verdi
·
7 günde okudu
Islam ümmeti, son iki asırda, daha önce asla yaklaşmamış olduğu derecede kötü bir sınıra yaklaşmıştır. Çünkü bu ümmet, bundan önce de birtakım zayıflık ve çözülüş dönemlerinden geçmiş -bu dönemlerden sonra da tekrar gücünü kazanıyor, imkân ve iktidarını elde ediyordu- ama büsbütün dağılmamıştı. Ama son iki asırdaki zayıflık ve dağılma, bütün İslam dünyasını istila etti. Haçlılar ikinci dönem saldırılarında İslâm dünyasının büyük bir çoğunluğunu istilà etme imkânını buldular. Ümmetin düştüğü bu kötü durumla dört bir yandan düşmanların saldırıları, düzeltici/tashih edici iki hareketin ortaya çıkması sonucunu vermiştir. Tashih amacındaki birinci hareket "tenvir/aydınlatma hareketi, yani Avrupa'dan etkilenen Bati usulüne göre ıslah hareketidir. Diğeri ise İslami hareket, yani yeniden İslâm'a dönüş hareketidir. Ümmetin geleceğinin kendisine bağlı bulunduğu ciddi bir hususta iltimasa yer olamaz. Bir kimse, "Hastalıklar pek çoktu, hareket de şu ya da bu taraftan direnişle karşılaştı." diyecek olursa, bilelim ki tarihteki bütün ıslah hareketleri aynı açmazlarla karşı karşıya kalmıştır: Hastalıkların çokluğu, bu hastalıkların ümmetin vücudunda kronik bir hâl almışlığı, ıslah edicilerin azlığı, hareketin şu ya da bu taraftan direnişle karşılaşması.. Her asırda farklı İslami hareketler gelerek, çağın hastalıklarını kendi güçleri yettiği ölçüde tedavi etmeye çalışmışlardır. Fakat bazı hastalıklar yarım asırdır, bazıları ile daha uzun zamandır var olmaktaydı. Öyle ki bu hastalıklar, ümmeti sel üzerindeki bir köpüğe dönüştürmüş ve yemek yiyenlerin birbirlerini sofraya çağırdıkları gibi, diğer ümmetlerin onun üzerine üşüşmek üzere birbirlerini çağırdıklarında, neredeyse onu silip süpürecek hâle gelmişlerdi. İşte bu hastalıkları üç boyutta ele almış yazarımız; A. İnanç Hastalıkları B. Davranış Hastalıkları A. İnanç Hastalıkları; 1. le ilahe illallah gerçeğinin hakiki manasından uzaklaştırılarak, muhtevası ve itici dinamik gücünün boşaltılması, yaşantı ile çelişmesi ve yalnızca dil ile söylenen bir söz haline gelmesi. 2. Günümüz bazı grupların, bir takım zikir ve virdleri yerine getirip şeyhe itaat ederek onun arzu ve isteklerine uyması, Allah'ın farz kılmış olduğu yükümlülükleri, özellikle de Allah yolunda cihadı, iyiliği emredip kötülükten sakındırmayı ve toplumu islah etmek için çalışmayı yerine getirmese de yüce Mevla'sının rızasını ümit edebileceğini düşünmesi. 3. İbadetlerin yapılma gayelerinin zamanla değişmesi, âdet yerine gelmesi ve sonra tamamen unutulması. 4. Kaza ve kader inancının yanlış anlaşılması ile insanlara tembellik ve korkaklık hakim olması. (benim çalışmama gayret etmeme gerek yok, zaten Allah ne yazdıysa onu yaşayacağız gibi) 5. Dünya ve ahiret çizgisinin, dengesinin bozulması. Yalnızca biri için tamamen çalışmak... Ve dahası. B. Davranış Hastalıkları İslam'da akide ile davranış birbiriyle irtibatlıdır. Mümin hayatının her alanında Allah'ı anar ve Allah'ın koyduğu kanunlar çerçevesinde hareket eder. Bir hata işlese, bir günaha meyletse dahi Allah'tan af dilemesi akideye sıkı sıkıya bağlı bir davranıştır. Bugün ise İslam ümmetinde masiyetler çoğaldı Tevbe azaldı. Yazarımızın deyimi ile; "Yükümlülüklerden sıyrılıp kurtulmak, şehvet ve arzular peşinden giderek yolun dışına çıkmak, insan yapısında bir zayıflık noktası ise de şanı yüce Allah, onun için Rabbani düzeninde şifa verici bir ilaç da takdir etmiştir. Öğüt vermek- davet" Bugün ise öğüt vermekten, davetten uzaklaşıp kendi kabuğuna çekildikce ümmet davranışsal hastalıklar meydana gelmeye, çoğalmaya ve kimse tarafından uyarılıp- engellenmemeye başlandı. Davet edenler ise kovuldu ya da kınandı. Her hastalığın bir sonucu olduğu gibi bu hastalıkların da sonuçları İslam Ümmeti için çok acı oldu. Bunlar; 1. İtikadı açıdan geri kalmışlık 2. Ahlâkî açıdan geri kalmışlık 3. Uygarlık alanında geri kalmışlık 4. Bilimsel geri kalmışlık 5. Ekonomik geri kalmışlık 6. Savaş alanında geri kalmışlık 7. Siyasi geri kalmışlık 8. Fikri geri kalmışlık Her birini günümüz toplumunda da gördüğümüz boyutu ile ele alan Muhammed Kutub, bizlere bir nevi ışık tutmakta, yolumuzu; "Neden ümmet bu hâle geldi" sorusunun cevapları ile en güzel şekilde aydınlatmıştır Ayrıca kitabımız özellikle Müslümanların akıllarının karışmasına sebep olan aydınlanmacı fikir sahiplerinin yanlış iddialarını da delilleri ile net bir üslub ile anlatmıştır. Günümüzde de yaygın olan İslam hakkındaki en yaygın ve yanlış 3 mesele ele alınmıştır; 1. Dönmemek üzere giden bir din - söylemi: "Sizin söz konusu ettiğiniz Islâm nerede? O, ancak Rasûlullah (s.a.v)'in zamanında ve Raşid Halifeler döneminde kısa bir süre yaşadı. Sonra da sapma baş gösterdi. Sizin istediğiniz İslâm nerede?" 2. Gerici ve geride bırakan bir din - söylemi: "Gerçekten İslâm kendi çağı için ilerici bir adımdı. Ama o amaçlarını tüketti ve insanlık onu geride bıraktı. Bundan dolayı İslâm bugün insanlığa yakışmayan bir gerilik oldu." 3. Neden müslümanlar bugün geri kalmış, fikri noktada eksik - söylemi: "Eğer İslâm, sizin söylediğiniz gibi bütün zaman ve mekânlar için elverişli bir düzen olsaydı, Müslümanlar niçin şu içinde bulunduklan hâle düştüler ve niçin İslâm, içinde bulunduklan bu hale kadar düşmekten onları korumadı?" Her bir maddeye gerçekten akla uygun deliller ve gerçekler ile cevap veren Muhammed Kutub, bizim de; Medeniyetimize Dönüyoruz sloganımızın içeriğini bir kaç noktada da olsa anlatmış aslında. Her bir başlığı, sunduğu hastalıklar, ümmetin hali, karşı görüşlerin ya da aydınların sözlerine cevaplar ile İslam ümmetinin bugüne kdr geldiği durumu biraz daha yakından gözlemlemeyi sağlıyor ve bir kez daha doğru, mükemmel tespitleri ile bizlere farklı bir pencere açıyor kitabımız ve yazarımız. Aydınlanmacılar İslam ümmetinin büyük bir felâkete girmesini sağladı bir nevi. Haçlı emperyalizmi ile örtüşen ortak bir hedefleri vardı, İslam şeriatını tamamen ortadan kaldırmak ve gerek Türkiye gerek diğer İslam ülkeleri üzerinde istedikleri gibi at koşturmak... Hedeflerine planlar yaparak ağır adımlarla 1897 den bugüne kadar geldiler ve bugün... Meydana getirmek istedikleri ideal ve hedeflerine ulaşmış durumdalar. Bütün bunların ilerleyiş adamaları, yapılan planlar ve müslümanlar üzerine oynana bir takım siyasi oyunları da ele almıştır yazarımız. Gerçekten her konusu ile biz Müslüman gençleri yakından ilgilendiren, Ufuk açan bir kitap. Sayfa sayısı az olmasına rağmen düşünerek okunması gereken, özellikle bazı yerleri tekrar edilmesi gereken bir kitap. En son ise İslam'ın bir gün yeniden dirilecegini ve bunun için bir sebebe ihtiyacı olmadığını ele alır yazarımız. Mükemmel bir gerçek ve umutla, kitabını sonlandırır. Allah Muhammed Kutub'dan razı olsun... Herkese iyi okumalar.
İslam Dünyasında Aydınlanma Sorunu
İslam Dünyasında Aydınlanma SorunuMuhammed Kutub · Beka Yayınları · 201143 okunma
·
84 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.