Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Enver Paşa'nın Şehadeti
Bayram namazını kılmış ve cemaatten ayrılmak üzere idi ki , uzak olmayan bir yerlerden olmayan bir yerlerden gelen silâh seslerini işitti... "Ruslar baskın yaptı!" diye haykırdı, beyaz atına atlayıp silâh seslerini işittiği tarafa doğru dörtnala gitmeye başladı... Geride kalanlar da hemen atlarına bindiler ve hayvanlarını mahmuzladılar... Birkaç saat önce devriyeye çıkardığı adamlarının, ileride Rus askerleri ile çarpışmakta olduğunu gördü ; kılıcını çekti, arkasındaki atlılara dönüp "Basın!"diye haykırdı ve mahmuzlarını atının böğrüne, kanatırcasına gömdü... Kurşunların ıslığı andıran sesleri ve yeri-göğü inleten tarrakalar arasında önüne çıkan iki Rus askerini kılıcıyla biçti,sonra küçük bir tepenin üzerinden etrafa ateş kusmakta olan mitralyöze doğru umursamaz, hattâ intihara koşuyormuşçasına dörtnala gitmeye başladı... İşte,tam o anda karşısına çıkan bir Rus süvarisi işaret tabancasını andıran kısa namlulu tüfeğini doğrultup tetiğe bastı.. Kıvılcımlar saçarak fırlayan kurşun , kalbini paramparça etti... Geridekiler sırtından şemsiyeye benzer bir kırmızılığın püskürürcesine çıktığını farkettiler... Bindiği beyaz at da yana devrildi ve beraberce yere savruldular... O anda gözünün önünden akıp geçen hatılar silsilesine daldığı için acı hissetmiyordu, belki vurulduğunun bile farkına varmamıştı... İstanbul'da , "Yaşa!" diye haykıran yüzlerce kişinin arasında, beyaz bir atın üzerinde Bâbıâli'ye doğru ilerlediğini gördü... Sonra bir anlığına Dolmabahçe Sarayı'nda büyük âvîzelerin aydınlattığı salonlarda dolaşıp temennah edenlere nazikçe mukabele eder gibi oldu, derken İstanbul'dan çok ötelere uzandı,Sarıkamış'ın ayazını iliklerinden de derinde hissetti... Sarıkamış'tan tekrar İstanbul'a döndü... Şimdi , Kuruçeşme'de sarayı andıran büyük bir yalının haremindeki geniş salonda idi... Seneler boyu devam etmiş hasretin nihayete ermesinin sevinciyle derinden ve candan gülümseyen iri mavi gözlü genç bir kadın ellerini uzatmış , onu bekliyordu... Koşarcasına iri mavi gözlü o kadına doğru yürüdü, uzanmış ellere gözyaşı katılmış bir hasret busesi kondurdu ve o andan itibaren artık hiçbirşeyi duyamaz, göremez, hissedemez oldu... Önünde bir anda açılan ve o zamana kadar hiç hissetmediği kadar ferahlık veren devâsâ beyaz boşluğa adımını attı, daha da ötelere gitti , gitti ve derinlerde hayâl halini alıp kayboldu... Meçhul seyahatine devam edip sonsuz gibi görünen beyaz boşluğun çok daha ilerisine vardığında Rus mitralyözünün sustuğunu , etraftan "Paşa şehid oldu!" haykırışlarının göklere yükseldiğini işitemiyordu... Henüz 41 yaşındaydı... Macera dolu ömrünün bu son serencâmı günler sonra ölüm tutanağı haline getirilecek , sararmış bir kağıda " Şehid-i muhterem Enver Paşa Hazletleri pek mukaddes ve yüksek bir maksat peşinde Buhara'da, Belcivan Vilâyeti'nin Çegan isimli mahallinde 14 ağustos 1922 günü kurban bayramının ikinci günü öğle vaktine yakın bir zamanda temiz kanını toprağa akıta akıta , kahraman ve mert bir şekilde şehâdet rütbesine nâil olmuştur" diye yazılıp mühürlenecekti!
·
78 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.