Kitapta en çok vurgulanan noktalar; maddi varlıkların insanı geçici hazza ulaştırması, gerçek sevginin sonsuzluğa yaklaştırması ve ölümün su götürmez gerçekliğiydi.
Bir olay örgüsü yok, ana karakter yok ama giriş gelişme sonuç veren kısacık (2-3 sayfalık) hikayeler ve şiirlerden oluşuyor.
Şiirler tamamen doğaya övgü, hikayeler ölüme sevgiydi. Öyle ki bunların dışındaki hiçbir şey gerçek değilmiş gibi yansıtılıyordu. Açıkçası ben kitabı okumadan biri karşıma geçip birkaç sayfa okusaydı yazarın Halil Cibran olduğunu tahmin edebilirdim çünkü her cümle "beni Halil Cibran yazdı" diye bas bas bağırıyor adeta. :) Güzeldi, birkaç saatte okunabilecek hafif bir kitaptı.