Her şeyin tümden yok olmasının an meselesi olduğunu biliyordu. Böylece ne yazacağını düşünmeye çalışmaktan vazgeçip aklına gelen ilk şeyi, dıştaki bütün yıkımları yenebilecek asi ve sessiz bir kükreyiş halinde hissettiği şeyi yazdı. Bildiği tek gerçeği, artık onu gururlandıran ve hoşnut eden gerçeği, kabullenmekle kalmayıp varlığının her bir ateş gibi zerresiyle sonuna kadar kucak açtığı gerçeği Kalemin ucunu kâğıda iyice bastırarak, büyük harflerle, birinci tekil şahısta ve şimdiki zamanda, çabucak ama ne yaptığını bilerek bu gerçeği yazıverdi.
Olası her şeyin başlangıcı ve tohumu olan bir gerçek. Geçmişte lanet, artık bir lütuf olan. Sonsuz sayıda evrenin gücünü ve potansiyelini içeren tek bir sözcük.
YAŞIYORUM.