Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Gönlümüz ve kalbimiz üzerindeki o demir kapı açıldıktan sonra, karanlıktan (zulumat) çıkar ve o nurlu alana (hidayet) adım atarız. Burada tekamül edebilmenin şar ise, yolda ilerlerken düşünce ve davranışlarımızın gittikçe saflaşması gerekliliğidir. Evet, büyük temizlik bir ölçüde tamamlandı ama tasfiye (saflaştırma), yani ince ayar devam ediyor. Mesela, tünelin karanlık tarafında iken insanları eleştiriyor, arkalarından konuşuyor, dedikodu, gıybet yapıyorduk ama burada artık bırakın gıybeti, başkalarıyla paylaşmasak da, onlar hakkında kendi düşüncelerimizde bile olumlu düşünmeli ve kusur görmekte ısrar etmemeliyiz. Suizan (iki ihtimal arasından kötü olanı seçip onu, düşündüğümüz kişiye yakıştırmak) yerini artık hüsnüzana bırakmalı. 4 ilişki kategorisinde gittikçe saflaşan, letâfet kazanan bir insan modeli... Ve bu saflaşma sürecinde gittikçe daha da güzelleşen haller; bizi şaşırtan, hayret ve hayranlığa düşüren yepyeni varoluş alanları... Daha önce hiç tatmadığımız tatlar, görmediğimiz renkler, işitmediği- miz sesler, almadığımız kokular... Ve en önemlisi; muhteşem bir özgürlük, bizi esir almış o karanlık boyuttan kurtulma, yeni doğmuş bir bebeğin gözleri ile dünyayı görme.... Evet, tünelden çıktık ve tekrardan dünyanın yeşil ovalarında yürüyoruz ama bu "ben", artık başka bir "ben". Toprak altındaki o inisiasyon seromonisinde bir şeyler oldu, sanki öldük ve yeniden dirildik... Yükselen sabah güneşinde çok acayip bir şey daha fark ediyoruz; ardımıza dönüp baktığımızda "gölgemizi göremiyoruz, bu boyutta artık "gölge" de yok, ürkütücü ama gerçek...
22 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.