Gözlerimin dolu dolu olduğu, bilmediğim şeyler öğrendiğim ve görsel destekleriyle keyifle okuduğum bir kitap oldu. Evet, siyah beyaz fotoğraflar var çoğu sayfada ve böylesi bir okumaya bambaşka bir keyif katıyor. Dili çok güzel, akıp gidiyor. Hikayeyi asıl Zeynep Miraç hanımefendinin dilinden okuyoruz. Zaman zaman mikrofon uzatılıyor Metin beye; ilgili yerlerde ondan da cümleler okuyoruz. Her şey çok kararında, dozunda, nefis bir üslupla ele alınmış. Toplamda 173 sayfa.
Ben böyle kitapları çok severim. Ama bu kitabı ayrı sevdim çünkü bana çocukluğumda hemen her gün televizyonda bir filmde gördüğüm, evden biri gibi olan insanlardan birini aslında ne kadar az tanıdığımı gösterdi, hatırlattı. Onlardan birini olsun daha yakından tanımak iyi hissettirdi. Keşke kültür mirasımıza ait bu isimlerin hepsinin böyle kitapları veya otobiyografileri olsa. Onları ve onları oluşturan şartları daha yakından tanıyabilsek.
Ha bir de, yaza da uygun, tatilde de keyifle okunası bir kitap. Kitap seçiminde zamanlama mevzusu önemlidir, bilirsiniz. O yüzden bunu da söylemeden edemedim.