Nemli, küf kokan sütunların dibinde hemen
Adamlar gördüm, yürekleri gözlerine taşan adamlar
Boşalan oradan da gözyaşı gibi
Tam gözyaşı gibi (öyle diyorum, çünkü yasları eksikti, silinmişti kaygıları da, acıları desen, yoktu ki. Yani bir gözyaşıydı ki, şahinin boşluktan kopardığı elmas, kaskatı, gene bir elmasla kesilebilen ancak)
Ne dualar geçerliydi onlar için, ne de
Dünyayı sanatıyla öğrenen bir gökyüzü işçisinin bilgisi
Hiçbiri
Ve anlattımdı efsanesini onlara
Suya yeni indirilmiş bir teknenin
Nasıl filizlere boğulduğunu. Ve sonra
Dedimdi, kaynağıdır mutluluğun insan da
Kuruyup kalsa da bir ağaç gövdesi gibi
Ve ardımdan kirli bir su birikintisi beni
İzledi durduydu sanki yıllarca.