Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Ubey bin Ka'b anlatıyor: Resulullah'ın: ''ALLAH'ın rahmeti bizim ve Musa'nın üzerine olsun. Yol arkadaşına: ''... Eğer bundan sonra sana bir şey sorarsam bana arkadaş olma ...'' (Kehf, 76) dediği zaman şayet acele etmeseydi, sabırlı olup arkadaşının kınamasından çekinseydi ondan daha çok acayip şeyler görürdü" buyurduğunu işittim. ALLAH Resulü Peygamberlerden birini anacağı zaman ilk önce kendi ismini anar ve: ''ALLAH bize ve kardeşim Salih'e merhamet etsin. ALLAH bize ve kardeşim Hud'a merhamet etsin" derdi. Resulullah devamında şöyle anlattı: "Bir gün Musa bir topluluğa konuşurken onlara: ''Yeryüzünde benden daha alim olan biri yoktur'' dedi. Bunun üzerine YÜCE ALLAH Musa'ya, yeryüzünde kendisinden daha alim birinin bulunduğunu, bunu görmesi için de azık olarak yanına tuzlu bir balık alıp yola çıkmasını ve balığı kaybettiği yerde o alim kişiyi bulacağını vahyetti. Musa, hizmetçisini de yanına alarak yola çıktı ve ALLAH'ın kendisine bildirdiği mekana kadar geldi. Oradaki büyükçe bir kayanın yanına vardıkları zaman Musa etrafta dolaşmaya çıktı. Hizmetçisi de balığı kayanın üzerine bıraktı. Ancak balık kayanın üzerine konulunca hareket etmeye başladı ve denize atladı. Bir kemer gibi açılan suyun içinde de yolunu tutup gitti. Hizmetçi bunu görünce: ''ALLAH'ın Peygamberi döndüğü zaman bunu ona anlatacağım'' dedi, ancak Şeytan bunu ona unutturdu. Tekrar yola koyuldular ve her yolcu gibi sonunda yorgun ve bitkin düştüler. Oysa Musa, YÜCE ALLAH'ın gitmesini emrettiği o yere gelene dek hiç yorulmamıştı. Musa hizmetçisine: ''Öğle yemeğimizi getir de yiyelim, zira bu yolculuğumuzda pek yorgun düştük'' deyince, hizmetçisi: ''Ey ALLAH'ın Peygamberi! Kayanın yanına geldiğimiz zaman balığa bir şey oldu, sana anlatacaktım ama unuttum. Onu bana unutturan da şeytandan başkası değil. Balık şaşılacak bir şekilde denizde yolunu tutup gitti'' karşılığını verdi. Musa: ''Bizim aradığımız yer de orasıydı zaten!'' dedi. Geldikleri yolu, izlerini takip ede ede geri döndüler. O kayanın yanına vardıklarında Musa kayanın etrafında dolandı. Söz konusu kişiyi de giysilerine bürünmüş bir şekilde gördü. Musa ona selam verince başını kaldırıp ''Sen kimsin?'' diye sordu. Musa: ''Ben Musa'yım'' deyince, adam: ''Hangi Musa?'' diye sordu. Musa: ''İsrail oğullarının Musa'sıyım!'' karşılığını verdi. Adam: ''Ne istiyorsun?'' diye sorunca, Musa: ''Sende bir ilmin olduğu bana bildirildi, bu yüzden yoldaşın olmak istiyorum'' karşılığını verdi. Adam: ''Ama benim yanımda sabredemezsin'' deyince, Musa: ''İnşallah beni sabırlı bulacaksın ve senin hiçbir emrine karşı gelmeyeceğim'' karşılığını verdi. Adam: ''Bilgice kavrayamadığın bir şeye nasıl dayanabilirsin?'' deyince, Musa: ''Bunu yapmam emredildi ve inşaALLAH beni de sabırlı bulacaksın'' karşılığını verdi. Adam da: ''Benimle birlikte geleceksen, sana anlatmadıktan sonra bana hiçbir şeyi sormayacaksın'' dedi ve birlikte yola koyuldular. Bir yerde gemiye bindiler. Herkes gemiye binince adam gemiyi delmek için geride kaldı. Musa: ''Gemiyi içindekileri boğmak için mi deldin? Doğrusu şaşılacak bir şey yaptın'' deyince, adam: ''Ben sana yaptığım işlere dayanamazsın demedim mi?'' karşılığını verdi. Bunun üzerine Musa: ''Unuttuğum için bana çıkışma, gücümün yetmediği şeyden beni sorumlu tutma'' dedi. Gemiden indikten sonra sahilde oynayan çocuklarla karşılaştılar. İçlerinde diğerlerinden daha güzel ve daha temiz olan bir çocuğu adam tutup öldürdü. Musa hemen parlayıp: ''Bir cana karşılık olmaksızın masum bir cana mı kıydın? Doğrusu pek kötü bir şey yaptın'' diye çıkıştı. Adam ise: ''Ben sana, yaptığım işlere dayanamazsın demedim mi?'' şeklinde karşılık verdi. Orada Musa arkadaşının karşısında mahcup oldu ve: ''Bundan sonra sana bir şey sorarsam bana arkadaş olma, o zaman benim tarafımdan mazur sayılırsın'' dedi. Tekrar yola düşüp ahalisi pek kötü olan bir kasabaya vardılar. Musa yorgun ve açtı ancak kasaba ahalisi onları misafir edip ağırlamadı. Orada adam, yıkılmak üzere olan bir duvar görünce onu onarıp düzeltti. Musa açlığının da verdiği yorgunlukla ona: ''İstersen duvarı onarmana karşılık onlardan ücret alabilirsin'' deyince, adam: ''Artık ayrılmamızın zamanı geldi'' karşılığını verdi. Musa adamın giysisinden tuttu ve: ''Bana yaptıklarının sebebini anlat'' dedi. Adam şöyle anlattı: ''Gemi denizde çalışan yoksul birilerine aitti. Denizde ise sağlam gemilere el koyan zalim bir hükümdar vardı. Bu hükümdar gemiye gelip delinmiş olduğunu görünce bırakıp almadı. Gemi sahipleri de bir tahta parçasıyla onu onarıp yine işlerine devam ettiler. Öldürdüğüm çocuğa gelince, çocuğun kafir bir tabiatı vardı. Anne babası da onu çok seviyorlardı. (Büyüdüğünde) ona karşı gelmeleri halinde çocuk onları küfre ve inkara sürükleyecekti. RABLERİ de o çocuktan daha temiz ve onlara daha çok merhamet eden birini vermeyi diledi. Babası annesiyle yine birlikte olunca ölen çocuktan daha temiz ve onlara daha fazla merhamet gösteren bir çocukları oldu. Duvarı yıkılmak üzere olan ev de kasabada yetim olan iki çocuğa aitti. Duvarın altında da onlara ait bir define vardı. Babaları da salih bir adamdı. RABBİN onlara merhamet edip onların genç yaşa geldiklerinde o defineyi çıkarmalarını diledi. Tüm bunları da ben kendi görüşümle yapmış değilim. İşte gördüğünde dayanamadığın olayların hakikati budur.''"
66 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.