Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

144 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
İkisi bir arada(Açgözlülük ve cehalet)
Kitabımızın ilk hikayesi üniversitenin üçüncü sınıfını bitirip bütün yazını köyde geçiren bir gencin teyzesine köy yaşamında hayatına devam ettirmek istediğine dair bir mektup yazması ile başlıyor. Bu gencimizin adı Prens Nehlüdov,bana göre kendinden emin ve bir şeyleri değiştirmekten-iyi anlamda-zevk alan biri. Teyzesinin bu mektupta dostum gibi ifadeler kullanması aralarındaki bağı bize kanıtlar, ayrıca teyzesinin burda verdiği değerli bir cümleyi es geçemem “İyi özelliklerimiz kötü özelliklerimizden daha çok zarar verir yaşamımızda” Teyzesi gencin bu niyetinin farkında,bir şekilde yardım etmek istiyor köylülere,ama belki de teyzesi bu sözüyle onu bir şekilde uyarmıştır. Kitap bide gencin köylülerle olan ilişkisini,pek de iyi sayılmaz bu ilişki,bu gencin onca emeğinin nasıl cehalet ve güvensizlik yüzünden yanlış anlaşıldığını veya anlaşılmadığını anlatıyor bize. Hatta bana kalırsa köylüler genci dinlemek bile istemiyor, artık geçmişlerinde neler yatıyorsa, çünkü örnek olarak Davıdka karakterimizin evine gittiğinde Davıdka ona “Biliyorum,biliyorum; bunları ilk kez duymuyorum. Dayak atın,o kadar gerekliyse katlanırım” diyor. Ben burda teyzesinin yazdığını hatırladım. Çalışmak yerine böyle uyuşuk olması kötü bir şey ama kendimce“Bazı kötü özellikler bizi kötü durumlara karşı ya daha dirençli yapar ya da uyuşturulmuş” Tıpkı bu adamın dayak yemek ile ilgili kurduğu cümle gibi... Beni etkileyen karakterlerden biri buydu bir kaç karakterimiz daha var ve bize yine güzel dersler veriyor yazar. Sonunda teyzesi ile ilgili bir şey bekledim ama olmadı sorun yok:) Bazen çok denersiniz, denersiniz,bir şeyleri kanıtlamaya,bir şeyleri daha iyi bir şekilde bırakmaya çalışırsınız da kimse sizi anlamaz,anlayan dalga geçer, bazısı da yanlış anlar öyle bir şey... Bir de kitabımızın ikinci hikayesi olan efendi ile uşağından bahsetmek isterim. Bahsedilen efendimiz Vasiliy ve uşağımız Nikita bu hikayedeki iki Kahramanımız doğa ile bir savaş halinde. Çünkü açgözlü beyefendimiz Vasiliy Goryçakino Korusu'nu satın almak istediğinden (başkanları almadan) kızağı ile yola çıkar. Efendi aslında yolculukta nikitayı yanında istemez ancak karısının ısrar üzerine beraber yola çıkarlar. Peki karakterimiz yollarını bulmaya çalışırken yazarımız bize açgözlülüğü,iyilik ve kötülüğün savaşını güzel bir biçimde anlatır. Karakterimizin başlarda aç gözlü olduğunu görüyoruz ama dikkatimi çeken bir yer var. Onlar o soğuğun ortasında kızakta donarak yatmaktayken hatta ölme ihtimalleri olduklarını bildikleri halde Vasiliy karakterimizin düşüncelerini yazarımız böyle yazıyor: “yatmış düşünüyordu: tek bir şey, hayatının biricik amacı, anlam,ı sevinci ve gururu olan tek şeyi,ne kadar çok para kazandığını, daha da kazanabileceğini; tanıdıkların ne kadar para kazandığını, ne kadar paraları olduğunu, bu tanıdıklarının geçmişte ve şimdi nasıl para kazandığını; kendisinde tıpkı onlar gibi çok daha fazla para kazanabileceğini düşünüyordu.” Kaç yıl geçmiş bu kitabı yazalı ama hiçbir şey değişmemiş insanlar hala doymak bilmiyor.. Kitabın son 40 sayfası sizin içine çekiyor çok da spoiler vermek istemiyorum ama kitabın sonlarında doğa ile verdikleri mücadele, efendinin dönüp dolaşıp yine uşağını ısıtması... Nikitayı ben çok sevdim bence siz de seveceksiniz sonu beni çok etkileyen bir kitaptı çok yazdım şimdi çok okuyalım<3
Efendi ile Uşağı
Efendi ile UşağıLev Tolstoy · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20168bin okunma
·
96 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.