Gönderi

Önce Hâlid b. Velid, Peygamber Efendimize sadakat elini uzattı ve Müslüman olarak saadet dairesine girme eşsiz şerefine erişti. Resûl-i Ekrem Efendimiz, böyle bir bahadırın İslam'la müşerref olup kendi safında yer almasından dolayı Allah'a hamd ve senâdan sonra Hz. Hâlid'e "Ben, zaten senin akıllı biri olduğunu biliyordum; bu akıllığının seni er ya da geç hayra kavuşturacağını da ümit ediyordum!"" dedi. Ancak Hz. Hâlid, o anda huzurunda bulunduğu Hz. Resûlullah'a karş geçmişte yapmış olduklarından dolayı mahcup ve mahzun idi. Utancından başını kaldırıp Efendimize bakamayordu. Yaptıklarının kalbine ve ruhuna yüklediği ağır vebal yükünü üzerinden atıp, mânen hafiflik ve huzura kavuşturacak bir yol arıyordu. Server-i Kâinat Efendimize bu halini arz etti: "Ya Resulallah! Sana karşı yapılmış olan harplerin hepsinde bulunduğumu biliyorsun. Benim bu husustaki vebal ve günahımın affı için Allah'a dua etsen..." Résul-i Ekrem, "Ey Hâlid! İslamiyet, kendisinden evvel işlenmiş olan bütün günahları siler, temizler" deyip, Hz. Hâlid'i mânen rahatlattı. Arkasından da "Allahım! Hâlid'in, kullarını senin yolundan çevirmek için gösterdiği bütün gayretlerinden dolayı, yüklenmiş olduğu günahlarını affeyle buyurdu O andan itibaren Hz. Hâlid, güç ve kuvvetini ve harp dehasını İslam din nin yücelip yayılması, Hz. Resulullah'ın muhafazası ve Müslümanların huz içinde yaşayıp çoğalmaları için kullanacak ve bu uğurda gösterdiği kahramanlıklardan dolayı da Peygamber Efendimizden "Seyfullah [Allah'ın Kılıcı] ünvanını almaya hak kazanacaktır.
Sayfa 650
·
226 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.