Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

96 syf.
9/10 puan verdi
Rıchard bach adlı yazarımızın 2013 yılında basmış olduğu martı kitabında ilk dikkatimi çeken özelliğinin içeriğinde oldukça fazla gerçek fotoğrafların bulunmasıydı şahsen olay kurgusunun beynimizde canlanmasını en çok etkileyen unsurdu, içeriğine gelecek olursam insanın iç dünyasının ve bulunduğumuz durumların bir martı üzerinden tasvir edilmesi bazı gerçekleri daha çabuk kabullenmeme sebep oldu çünkü yaşadığımız bir olaya dış gözlerden bakınca gerçeklerin daha çok farkında oluyoruz. Bach'ın kaleminin, kişiyi olayın içinde hissetirmesi ve yazılanların büyüsüne kaptırmasından ötürü güçlü olduğunu düşünüyorum. Yazarlık tarihinde aynı mesajı barındıran bir çok kitaptan biri olduğunu da unutmamak lazım ; örneğin içimizdeki müzik kitabındaki melody'nin jon ile bağdaşan özelliklerinin olması ve sınırların aşılıp mucizelerin gerçek olacağına dair inanışları barındırması benzer bulduğum kısımlarındandır. Her ne kadar benzer mesajlar içeren eserler olsa da çoğu içimizde yaşadığımız fakat dışa vuramadığımız hisler ve düşünceler olduğundan bu tür kitaplar ruhumuza oldukça dokunuyor ve olayların akışına sürükleniyoruz. Jon' un hayatını okumaya başladığımda aklıma gelen ilk düşünce toplumsal normlarımızdı, jon'un annesinin " Neden jon, söylesene neden ? diğerleri gibi olmak bu kadar zor mu ? " sözü bana hayatımdaki bazı şeyleri sorgulattı, örneğin diğerleri gibi'den kastı neydi ? diğerleri gibi olmak zorunda mıydık ya da diğerleri demek yerine birey olarak ele alsak ne kaybederdik. Tek bir kavram haline geleceksek, bizi her bireyden ayıracak özelliklerimiz olmayacaksa bu dünyaya neden milyonlarca kişi olarak değil de tek bir beden de gelmedik? Özellikle ülkemizde sorguladığımız zaman çok fazla yargılandığımız kültür adı altında dayatmalara maruz kalıyoruz, çoğu zaman da bu dayatmalara boyun eğiyoruz çünkü sınırların dışına çıkmak aslında cesaret gösterilmesi zor bir durum anlatılan öyküde de tam olarak bu normların dışına çıkılmasından ve o süreçten bahsediyor , bu süreçte jon'un ne kadar çok çaba gösterdiğinin anlatılması bazı şeylere o kadar da kolay ulaşılmadığının fakat kendimizi bulma yoluna girmemizin, hayattaki amacımızı bulmamızın her şeye değer olduğunu gösteriyor. Kitap süresince jon'un içsel gidip gelmelerine de şahit olmak beni yalnız olmadığım hissine kaptırdı mesela kanatlarının ve bedeninin kontrolünü kaybettiği zamanlar başarısızlık duygusuna yenik düşüp çevresi tarafından kabul görünen birine dönüşmeye çalışması bunun bir örneğiydi. Jon'un yaşamını kendi toplumuzla çok bağdaştırdım insanlar bir şeyi başarmadan önce her zaman sorgulanır ve yargılanırdı örneğin "sen mi başaracaksın bunu?" ya da "bunu kim yapmış da sen yapacaksın" gibi zorbalamalar çok sık rastladığımız tepkilerdir fakat jon'un da yaşadığı gibi bir şeyler başarıldığını görünce kutsallaştırılmak da çok sık rastladığımız cehaletimizin bir simgesidir kutsallaştırıp onu da bir kalıp haline getirmek yerine hayatımıza sorgulama yetisini kazandırıp biz de bir şeyleri başarabilir ve kendimiz de dahil toplumuza bir şeyler katabiliriz. Biraz da jon'un öğrenme açlığına değinmek istiyorum yaptığı davranışlarının temelinde öğrenmek için yapmış olması yatıyordu yani yapmış olmak için değilde o süreçte kendine katacağı şeylere olan inancı onu öğrenmeye ve hep o öğrenme yolunda olmaya itiyordu. Bu kitabı okuduğum süreçte karşıma Sabahattin Ali'nin şu sözleri karşıma çıktı; "İçimizde şeytan yok... İçimizde acizlik var, tembellik var. İradesizlik, bilgisizlik ve bunların hepsinden daha korkunç bir şey; hakikatleri görmekten kaçma eğilimi var ." Bu alıntıyı okuduğumda aslında kitabın konusuyla ve toplumumuzla oldukça fazla bağdaştığını fark ettim. Bu satırlara jon'un ağzından cevap vermem gerekirse şu cümle olabilir ; cehaletimizi kırabiliriz, becerilerimizi, yeteneklerimizi ve zekamızı kullanarak kendimizi bulabilir, kendimiz olabiliriz. En önemlisi, özgür olabiliriz!" bu alıntıları okuduktan sonra kendi hayatımda bazı şeylerin daha anlamlandığını fark ettim bir şeyi yapmak için o şeyin herkes tarafından kabul görmesi gerekmiyordu ve son olarak jon'un; inancı unut anlaman yeterli , sözü hayatı anlamlandırma sürecinin boş kalıplara sıkışmış olarak yaşamaktan daha önemli olduğunu fark etmemi sağladı. Yazar anlatmak istediği düşünceleri okura açık bir dille anlattığı için her kesime ulaşabileceğini ve bakış açımızı genişletebileceğini düşünerek kitap hakkındaki düşüncelerimi olumlu bir şekilde sonlandırıyorum.
Martı Jonathan Livingston
Martı Jonathan LivingstonRichard Bach · Epsilon Yayınları · 201167bin okunma
·
79 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.