Rıchard bach adlı yazarımızın 2013 yılında basmış olduğu martı
kitabında ilk dikkatimi çeken özelliğinin içeriğinde oldukça fazla
gerçek fotoğrafların bulunmasıydı şahsen olay kurgusunun
beynimizde canlanmasını en çok etkileyen unsurdu, içeriğine gelecek
olursam insanın iç dünyasının ve bulunduğumuz durumların bir martı
üzerinden tasvir edilmesi bazı gerçekleri daha çabuk kabullenmeme
sebep oldu çünkü yaşadığımız bir olaya dış gözlerden bakınca
gerçeklerin daha çok farkında oluyoruz. Bach'ın kaleminin, kişiyi
olayın içinde hissetirmesi ve yazılanların büyüsüne kaptırmasından
ötürü güçlü olduğunu düşünüyorum. Yazarlık tarihinde aynı mesajı
barındıran bir çok kitaptan biri olduğunu da unutmamak lazım ;
örneğin içimizdeki müzik kitabındaki melody'nin jon ile bağdaşan
özelliklerinin olması ve sınırların aşılıp mucizelerin gerçek olacağına
dair inanışları barındırması benzer bulduğum kısımlarındandır. Her ne
kadar benzer mesajlar içeren eserler olsa da çoğu içimizde
yaşadığımız fakat dışa vuramadığımız hisler ve düşünceler
olduğundan bu tür kitaplar ruhumuza oldukça dokunuyor ve olayların
akışına sürükleniyoruz. Jon' un hayatını okumaya başladığımda aklıma
gelen ilk düşünce toplumsal normlarımızdı, jon'un annesinin " Neden
jon, söylesene neden ? diğerleri gibi olmak bu kadar zor mu ? " sözü
bana hayatımdaki bazı şeyleri sorgulattı, örneğin diğerleri gibi'den
kastı neydi ? diğerleri gibi olmak zorunda mıydık ya da diğerleri
demek yerine birey olarak ele alsak ne kaybederdik. Tek bir kavram
haline geleceksek, bizi her bireyden ayıracak özelliklerimiz
olmayacaksa bu dünyaya neden milyonlarca kişi olarak değil de tek
bir beden de gelmedik? Özellikle ülkemizde sorguladığımız zaman
çok fazla yargılandığımız kültür adı altında dayatmalara maruz
kalıyoruz, çoğu zaman da bu dayatmalara boyun eğiyoruz çünkü
sınırların dışına çıkmak aslında cesaret gösterilmesi zor bir durum
anlatılan öyküde de tam olarak bu normların dışına çıkılmasından ve
o süreçten bahsediyor , bu süreçte jon'un ne kadar çok çaba
gösterdiğinin anlatılması bazı şeylere o kadar da kolay
ulaşılmadığının fakat kendimizi bulma yoluna girmemizin, hayattaki
amacımızı bulmamızın her şeye değer olduğunu gösteriyor.
Kitap süresince jon'un içsel gidip gelmelerine de şahit olmak beni
yalnız olmadığım hissine kaptırdı mesela kanatlarının ve bedeninin
kontrolünü kaybettiği zamanlar başarısızlık duygusuna yenik düşüp
çevresi tarafından kabul görünen birine dönüşmeye çalışması bunun
bir örneğiydi. Jon'un yaşamını kendi toplumuzla çok bağdaştırdım
insanlar bir şeyi başarmadan önce her zaman sorgulanır ve
yargılanırdı örneğin "sen mi başaracaksın bunu?" ya da "bunu kim
yapmış da sen yapacaksın" gibi zorbalamalar çok sık rastladığımız
tepkilerdir fakat jon'un da yaşadığı gibi bir şeyler başarıldığını
görünce kutsallaştırılmak da çok sık rastladığımız cehaletimizin bir
simgesidir kutsallaştırıp onu da bir kalıp haline getirmek yerine
hayatımıza sorgulama yetisini kazandırıp biz de bir şeyleri başarabilir
ve kendimiz de dahil toplumuza bir şeyler katabiliriz. Biraz da jon'un
öğrenme açlığına değinmek istiyorum yaptığı davranışlarının
temelinde öğrenmek için yapmış olması yatıyordu yani yapmış olmak
için değilde o süreçte kendine katacağı şeylere olan inancı onu
öğrenmeye ve hep o öğrenme yolunda olmaya itiyordu. Bu kitabı
okuduğum süreçte karşıma Sabahattin Ali'nin şu sözleri karşıma çıktı;
"İçimizde şeytan yok... İçimizde acizlik var, tembellik var.
İradesizlik, bilgisizlik ve bunların hepsinden daha korkunç bir şey;
hakikatleri görmekten kaçma eğilimi var ." Bu alıntıyı okuduğumda
aslında kitabın konusuyla ve toplumumuzla oldukça fazla
bağdaştığını fark ettim. Bu satırlara jon'un ağzından cevap vermem
gerekirse şu cümle olabilir ; cehaletimizi
kırabiliriz, becerilerimizi, yeteneklerimizi ve zekamızı kullanarak
kendimizi bulabilir, kendimiz olabiliriz. En önemlisi, özgür olabiliriz!"
bu alıntıları okuduktan sonra kendi hayatımda bazı şeylerin daha
anlamlandığını fark ettim bir şeyi yapmak için o şeyin herkes
tarafından kabul görmesi gerekmiyordu ve son olarak jon'un; inancı
unut anlaman yeterli , sözü hayatı anlamlandırma sürecinin boş
kalıplara sıkışmış olarak yaşamaktan daha önemli olduğunu fark
etmemi sağladı. Yazar anlatmak istediği düşünceleri okura açık bir
dille anlattığı için her kesime ulaşabileceğini ve bakış açımızı
genişletebileceğini düşünerek kitap hakkındaki düşüncelerimi olumlu
bir şekilde sonlandırıyorum.