Bazı selefleri gibi, hicri birinci asırda, hadislerin bazı yazılı vesikaları bulunduğuna dair kayıtlara rastlayarak, Müslüman alimlerin,
yanlış olarak hadisleri tamamıyla - şifahi malzemelerden ibaret addettikleri zehabına kapılmış ; buna mukabil müteakip asırlarda meydana getirilen musannef hadis kitaplarının -daha evvel bazı hadis
vesikalarının mevcudiyetini kabul etmesine rağmen- malzemelerini
hadis ravilerinin şifahi haberlerinden topladıkları neticesine varmıştı.
İşte, "Buhari'nin kaynakları hakkında araştırmalar„ adlı tetkike
asrımızda hakim böyle bir anlayışın tesiri altında, Buharinin, şifahi
malzeme yanında faydalandığı muhtemel birkaç filolojik kaynağının ortaya konulabileceği ümidiyle başlanmıştır. Böyle bir tesirle
bir müddet aksi istikametlere teveccüh eden araştırmamız ancak
islami rivayetin diğer rivayetlere benzemeyip raviler zinciri altında
yazılı kaynaklar ihtiva etmekten ibaret hususiyetinin dikkati çekmiş olmasından sonra verimli bir mecraya girmiştir.