Hepinize kucak dolusu selamlar! Yayımlandığı günden beri en çok okunan romanlardan biri olan Dracula'nın incelemesi ile karşınızdayım. Öncelikle kısaca konudan bahsedip sonra incelemeye geçelim. Popüler vampir mitinin temellerini oluşturan eserde hukukçu Jonathan Harker'ın Transilvanya'ya, Kont Dracula'nın şatosuna yaptığı yolculukla başlayan dehşet, denizi aşarak Londra'nın sokaklarına dek ulaşır. Kont Dracula'nın korku senfonisi de böylece başlamış olur. Hikâyemiz tamamen mektuplar, telgraflar, notlar ve gazeteden kesilmiş haberler ve benzeri belgelerle anlatılmakta. Hikâyeyi anlatan kahramanlardan hiçbiri olayın tamamını bilmemektedir. Olaylar kaba hatlarıyla anlatılır. Hikâye bir örümcek ağı gibi örülür ve bizi ağın boşluklarında ne olduğunu merak etmeye iter adeta. Böylece Dracula, okuyucusunu boşlukları doldurmaya, tahmin ve hayal etmeye, varsayımlarda bulunmaya iter. Dracula; dikte, fonografik silindirler, kan nakli, stenografi ve trepan müdahalesi gibi bilimsel gelişmelerin bulunduğu bir Viktoryen Dönem ileri teknoloji romanıdır. Silahlar, teknoloji, tıp ve hukuk alanlarında zamanın özelliklerini gayet güzel bir şekilde tasvir etmiştir. Sadece gelişmeler de değil; roman döneminin batıl inançlarına ve kültürel inanışlarına da ışık tutmuştur. Şimdi gelelim bu romanın yarattığı kültürel ve toplumsal etkilere. Dracula romanı, köklenen bir Dracula imgesi oluşturdu. Dracula'nın kendisini bir karakter olarak kullanan veya ondan ilham alarak yeni karakterler yaratan kitapların sayısını tahmin etmek neredeyse imkansız hâle geldi. Tabii bir de Dracula'nın hikâyesini besleyen ve ondan beslenen romanlar var. (Diğer karakterleri veya yan olayları konu alan romanlardan ve filmlerden bahsediyorum.) Ayrıca Vikipedi'de başrolü Dracula olan 160'ın üzerinde film olduğu yazıyor. (Bu sayıyı geçenin bir tek Sherlock Holmes olduğunu da göz önüne alırsak bu çok büyük bir başarı.) Bu durum öyle bir hâl aldı ki yirminci yüzyılda rastlanılan vampir edebiyatı veya vampir hikâyeleri, aynı şarkının milyonlarca farklı versiyonunu duymaya benzer oldu. Ve ilginçtir ki bu furyayı başlatan Dracula'dan tam 50 yıl önce yazılan 'Varney the Vampire(1847)" ya da tam 25 yıl önce yazılan "Carmilla(1872)" romanları değildi. "Dracula(1897)" romanının ta kendisiydi. Hem de kitap Dracula ile ilgili olmasına rağmen umduğumuzun aksine kitapta Dracula'ya çok az rastlamamıza karşın! Dracula'nın hâlâ gündemde olmasının, sanatsal bir biçimde hayatta kalmasının, açıklamaya ve geliştirmeye açık olmasının sebebinin ise dönemine ilişkin eleştiriler ve ipuçları içermesinden kaynaklandığını düşünüyorum. Bu neden belki Dracula'yı popüler yapan neden değil ama popülerliğini korumasını sağlayan neden. Siyasi, kültürel ve daha birçok açıdan sizi araştırmaya iten bir kitap Dracula. Tartışmaya açık. Kesin bir sonu olmadığından veya olay akışındaki her ayrıntı tam anlamıyla bilinmediğinden teoriler üretmeye müsait bir roman. Bunun sayesinde hala canlılığını koruyabilen Dracula gibi pek az kitap vardır. Bence, kötülüğe karşı verilen mücadelenin gerilim dolu kayıtlarını tutan Dracula, Bram Stoker'ın eşsiz hayal gücü ve incelikli hikâye anlatıcılığının zamana meydan okuyan ürünüdür. Eğer yaşadığı dönemin ahlakçı ve bilimci ütopyacılığını, kana susamış bir vampirin şahsında eleştiren bir eser okumak isterseniz, rahatlıkla önerebileceğim bir eser. Herkese keyifli okumalar dilerim!

DraculaBram Stoker · İthaki Yayınları · 20184,056 okunma

·

167 görüntüleme

Ms. A

@MortalLady ·

11 Nisan 2023 14:57

Takip edenler için yakın zamanda Bram Stoker'ın Dracula'dan çıkarıp yayımlamadığı bir bölümü içeren yeni bir kitabı çıktı. İsmi "Dracula'nın Konuğu ve Diğer Tuhaf Öyküler". Yine ithaki yayınlarının Karanlık Kitaplık serisine dahil bir kitap. Kitabı okuduktan sonra incelemesini yapacağım.

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Ms. A