Bir gün bir seminer olur ve genç akademisyen Orhan, yanında sunum yapan Firdevs'in konuşmasından çok etkilenir. Adeta ilk görüşte aşktır ve epeyce sancılı, takıntılıdır. Aynı takıntılı sevdayı başkasına duyan Firdevs ise git gelleriyle yorucu ve hayat yorgunu bir karakterdir. Ve bu kavuşulamayan aşkla hayatını mahv etmek üzere olan Orhan'ın arkadaşının tavsiyesiyle tebdil-i mekana gitmesine,orda bambaşka bir hayatın içine dahil olmasına da sebep olur.
Tarik Tufan'ın bütün hikayeleri ve romanlarındaki akışı bu son romanında da görsem de galiba artık "yenik, tutunamayan, aşık,istediğine ulaşamamış, hayat yorgunu" karakterlere doydum. Bütün mutsuzlukların hikayeleri başkadır, evet de hepsi zihnimde aynı tiplemeyle canlanıyorsa?
Okumanız durmuş da bir yeni eserle hızlanalım diyorsanız,tavsiyedir.