Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

448 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
Küçük yaşta babasını kaybetmiş, annesi ile de arası pek iyi olmayan tıp öğrencisi kahramanımız; Üniversite eğitimi için gittiği Edirne'de nelerle karşılaşağını bilmiyordu. Otogara indiğinde yurt yoluna kestirme olsun diye gittiği ormanlık alanda yaşadıklarıyla başlayan, ardından okulda kadavra dersindeki bedenlerin ruhlarıyla imtihanı, hocasının yaptıkları, yurtta oda arkadaşları Anıl, Emre ve Orkun'la araları bozulsa da arkadaşlarını bırakmayanlarla yoluna devam etmeleri, tedaviye yönlendirenler isimsiz öğrencimizin başına gelenler... Kitabın kahramanının ismi neden kitabın sonuna kadar gizli tutuldu? Annesi ile arası neden açık? Orkun, Emre ve Anıl neler yaşadılar ve yaşattılar? Üniversitede kadavralar nasıl seçiliyor? Üniversitede dönen işler nasıl su yüzüne çıkacak? Kişinin geçmişinde yaşayıp bilinç altında yer etmiş olay veya olayları zorlanarak hatırlamasına değinen, ruhsal olarak kendisini de bulmaya çalıştığı bir savaş aslında... Her sayfası gerilim-korku dolu ama genel olarak kişinin psikolojik olarak içinde kalmış bir yarasına dokunan muhteşem bir eserdi. Burada ölüler, dirileri eğitir. "Onu sevmiştim." Bir anlık şaşkınlıktan sonra tatsız bir his, ağır ağır ruhumu sardı. Yalnız olduğunu bildiğin halde, etrafında başka bir varlık olduğunu düşündüren bie yakınlık hissi.... Ensendeki tüyleri ürperten, tekinsiz bir duygu... Sanki arkasında tarifsiz çılgınlıkları saklayan, yıpranmış bir perde, her iki yanından kuvvetlice çekiliyor, zayıf ilmekler teker teker kopup kumaşın üzerinde küçük yırtıklar açılırken, dünyama sızan korkunç imgeler beni adım adım deliliğe yaklaştırıyordu. Artık en büyük korkum, günden güne kaybettiğim akıl sağlığımdı. Hiç aklımda yoktu, biliyor musun? Baba yadigarı... Kaç yıldır elime bile sürmedim, duvarda öylece asılı duruyordu. Can sıkıntısından, şunu bir temizleyip yağlayayım dedim. İşim bittiğinde pırıl pırıl olmuştu. İçine iki fişek sürdüm. Acaba nasıl olur, diye düşündüm. Yapsam nasıl olur? Geride hiç iz kalmamış çünkü az önce yaşadıklarının hiçbiri gerçek değildi çünkü hepsini hastalıklı zihninden uydurdun 'Bunu yapma' diye yalvarıyordu. 'Deli olduğunu düşünmen daha iyi. İnan, böylesi çok daha iyi'. Kimi insanların kendilerine zarar vermesinin nedeni belki de buydu. Acıdan zevk aldıkları için değil, zamanla iyileşen her kesik kendilerine güç verdiği için bunu yapıyorlardı. ...Tarih ve tekerrür dedim. Bir dostunun daha felaketine sebep oldun... Bırak, herkesin haberi olsun. Bu hastalığa yakalanırken kimse sana fikrini sormadı, onu elinden geldiğince sömürmek senin en doğal hakkın. Elinde limitsiz, her durumda işine yarayabilecek bir altın bilet varsa neden onu kendine saklayasın? Kendi canına kıyan biri, sana acır mı sanıyorsun? Gözlerinin ardında yatan karanlığı gördüm. Kin dolu bir varlık... Sevgi ve huzurdan yoksundu. Tek bir güzel duygu hissetmemiş sadece korkmuş ve ağlamıştı. Etrafına insanı felç edecek kadar yoğun bir nefret saçıyordu. 'Hayat böyle bir şey işte" dedi. 'Bazen kafamızda yarattığımız büyük gizemlerin altından, bizi hayal kırıklığına uğratan sıradan gerçekler çıkabiliyor. Bunu kabullenmekten başka çaremiz yok'. Hayal kırıklığının, insanın canını en az kırık kemikler kadar yakabileceğinin farkında değildi. 'Gerçeği ne kadar çabuk kabullenirsen hayatını o kadar çabuk toparlardın' dedi Leyla Hoca. Üzerindeki rahatlamayı, ruh halindeki canlanmayı şimdiden görebiliyorum. İyi dinle! Sağlam bir kafayla deliliği ayıran şey, ince bir çizgiden ibaret değil. Delilik uçsuz bucaksız bir deniz ve sen kıyıdan epey uzaklaştın ama hiçbirimizin ayakları kuru sayılmaz. Ne kadar deeinlerde yüzdüğünün bir önemi yok, önemli olan hala kulaç atabilmen. Boğulmadığın sürece umut var demektir çünkü kıyıya dönebilirsin. Av olduğum günleri geride bıraktım. Ben bir avcıyım.
Kadavra Mevsimi
Kadavra MevsimiCüneyt Candaş · Müptela Yayınları · 2020433 okunma
·
121 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.