Patristik felsefe kendi içinde üç döneme ayrılır:
(i) Milattan sonra birinci yüzyıldan ikinci yüzyıla kadar olan dönem.
Bu dönem düşünürleri, ya da daha doğrusu teologları öncelikle Hıristiyanlığın "hakiki felsefe" olduğunu savunup, onun felsefi bilgelik karşısındaki durumunu belirlemeye çalışmışlar, sonra da Hıristiyan öğretiyi putperestlerin saldırılarına ya da Gnostisizmin dini
spekülasyonlarına karşı koruma, yanlış anlamaları önleme gayreti
içinde olmuşlardır.
(ii) 200-450 yılları arasındaki altın dönem. Bu dönem, Grek felsefesi
ve Hıristiyanlık arasında, Yeni-Platoncu İskenderiye Okulu'nun ve
özellikle de Klement ve Origenes gibi düşünürlerin etkisiyle vuku
bulan gerçek etkileşim ve uzlaşım dönemidir, felsefenin Hıristiyan
kültüre tamamen dahil edilmesi çağıdır. Hıristiyanlığın dogmalarını Yunan düşüncesinin terminolojisi ve kavramsal çerçevesiyle ifade etmeye çalışan bu Altın Çağ, Aziz Augustinus'un felsefesiyle en
üst düzeye ulaşır.
(iii) 450 yılından sekizinci yüzyıla dek olan gerileme dönemi. Yeni
ve özgün bir çabanın, düşüncenin söz konusu olmadığı bu dönem,
yalnızca daha önce ifade edilmiş doğruların ele alınıp işlenmesi ve
sistematize edilmesi yönündeki çabalardan oluşur (Cevizci 2017; 38-39).