Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

212 syf.
·
Puan vermedi
·
10 günde okudu
Kitabın içine geçmeden önce dışıyla başlamak istiyorum. Serinin ilk kitabı olan Aşıklar Bayramı İletişim Yayınlarından çıkmıştı. Kapak tasarımı çok hoştu. Everest bu konuda kesinlikle sınıfta kalmış diyebilirim. Ortalama bile denmeyecek bir tasarım söz konusu benim için. Böyle güzel bir hikayeyi yansıtabilecek çok daha güzel bir kapak tasarımı olabilirdi. Serinin ilk kitabı olan Aşıklar Bayramı'nı okumak hikaye bütünlüğü açısından daha etkili olacaktır ama rastgele karşılaştınız ve alıp okumak istediyseniz de keyifle okuyacağınız bir kitap olacaktır diye düşünüyorum. Kısaca anlatmak gerekirse serinin ilk kitabı olan Aşıklar Bayramında birbirini yıllarca görmemiş baba oğulun yolculuğuna tanıklık ediyoruz. Yusuf varlığını bile unuttuğu babasını bir gece vakti kapısının önünde görünce haliyle ne yapacağını bilemez. Kırgınlıkları vardır söyleyemez. Sorularına cevap bulmak ister, üsteleyemez. Belki de gururuna yediremez. Babasının rahatsız olduğunu görünce bakar kalmaya ikna edemiyor onunla beraber yola çıkar. Ya beraber vakit geçirme arzusuyla ya da sorularının cevapları Heves Ali'nin ağzından dökülür diye düşünerek. Babamın Bağlaması, baba kelimesine alışamamışken babasının ölümünü hazmetmesi gereken Yusuf'un düşünceleriyle başlar. Bir an önce bu durumu geride bırakmak istese de cevabını aradığı sorular, babasının sıkı dostları ve onu yakından tanıyan insanlarla cevap bulmaya başlar. Aşık deyince Alevi kültürlerinden bahsetmemek olmaz. Kitabın üçüncü bölümünde bu kültüre ait bazı söylemler çok güzel aktarılmış. İlerleyen sayfalarda Yusuf'un hayatına daha çok değinmesiyle hikayenin gidiş yolunu anlayabiliyoruz. Heves Ali'nin hayatında olduğu gibi Yusuf'un hayatına da temas eden bir kaç kadın var. Babasının yaptıklarını anlamakta zorlanan yeri geldiğinde ona öfkelenen Yusuf da babasından izler taşıyor diyebiliriz. Ama bunun üstüne kafa yorduğum zaman olayın genetik değil babası tarafından terk edilmiş bir çocuğun travması olduğunu düşündüm. Babam tarafından terk edilmedim ama terk edilmiş olsam muhtemelen hayatıma giren ve çok değer verdiğim birisinin gidişine dayanamazdım. Kaldıramazdım. Hani bir soru vardır ya cevabı değişkenlik gösteren. Giden mi daha çok üzülür kalan mı diye. İşte Yusuf'un geride kalmaya gücü kalmadığı için hep giden olmak istiyor. Geçmişiyle barışmak için çaba gösteren Yusuf'un zamanla yaralarını sarmaya başladığını geçmişin yükünü geçtiği yerde bırakmayı öğrendiğini görüyoruz. Aşk gibi hüzün gibi ağır duyguları içinde bulunduran bu kitap, bu duyguları size hissettiriyorken yeri geldiğinde toplum eleştirisi de yapıyor. Bu yönüyle de beğendiğim bir kitap oldu. Kitapla alakalı düşüncelerim bunlar, karman çorman yazdıysam kusura bakmayın. Edebiyat ruhumuzu beslesin yeri gelince güldürsün yeri gelince ağlatıp inletsin. Ruhumuzun derinliklerine bir tohum atsın her bir kelimeyle sulanıp yeşersin. Erenlerin, evliyaların ruhu sinsin, Hacı Bektaş-ı Veli, Hatayı Sultan, Pir Sultan ruhumuzu pak etsin! Dem-i Ali, Sırr-ı Nebi, Hünkar Hacı Bektaş-ı Veli, gerçek erenlerin, ermişlerin, evliyaların, gerçeğin demine hüüüüü!
Babamın Bağlaması
Babamın BağlamasıKemal Varol · Everest Yayınları · 2022943 okunma
·
48 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.