Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

210 syf.
5/10 puan verdi
·
4 günde okudu
21den yorum
Basitçe ilk olarak aydınlanmayı ve getirdiklerini yadsıyor ama tersine doğru bi yolunda boka sarabileceğini söyleyip sonunda mizahın yalnızca adını anıp hayatı ciddiye almamak gerektiği gibi absürt bi noktaya bağlıyor. Böyle bi kitaptan beklentide bu (açıklanmadığı takdirde) absürt düşünceyi sorgulatmak, bu ve tersi bağlamları gözden geçirmeye ikna etmek adına bi kurgu yaratması oluyor. Ama bunu hiçbi şekilde başaramıyor. Bi ikilik içinde sunduğu karakterin (sonrasında çocuk diyede nitelendireceği karakterin) üzerinden Sonunda bağladığı hayat ciddiye alınmamalı düsturunun çıkış noktası bir kavrayış yada düşünce süreçleri sonucunda oluşan bi tercih gibi değil. Daha çok bi çaresizlik bıkkınlık bi yadsımanın sonucu gibi duruyor. Konuyu ele alışı karakterin iç dünyası çatıştığı şeyler hep bunu işaret ediyor. Dünya savaşı sonrası kitap yazan bi yazar için makul bi sebep ama söylediklerinin döneminin bağlamı dışında pek bi ilginçliği yada gücü olmuyor. Her yazar kendi dönemini yansıtır vs ama eserin gücünü gösteren en önemli parametrelwrden biri döneminin (bu bağlamda) hatalarını kavramsallaştırıp yada insan evrenselliğine yedirebiomesi faln. Bu pek yoktu kitapta. Burjuva ahlakına saldırısı kendisini zaman dışı olarak tanımlaması, ermişler ve geçmiş zamanın büyük isimlerine olan referanslar dolayısıyla hep bu çerçevede sıkışmış hassas ve romantik bi adamın durumla başa çıkamayaşının sonucu olarak bilgeliğinin temelini çok farklı bi zeminde (doğu vs) bulduğunu düşünerek bunları eleştirmesi falan. Ama işte ilginç bi yanı yok bu durumun. Meseleyi bu kadar romantik ele alıp tüm bunlara karşı yeni bi ahlak önerince (sebebi bu değildir belki ama olası) detaylar incelikler kayboluyo ve mesele bakın bence bu doğru ve ben bu doğruya uygun şu şu karakterleri yarattım ve onları bu olaylar içerisinde böyle tepkiler vermelerini sağladım bakın bu hoş bi durum değil demek gibi oluyo. Yayıncıyla beraber 4 ana karakterin hiçbir derinliği yok. Fazlasıyla kurgulanmışlar ve bizi olayın içine dahil eden olay durumların aralarında bi anda didaktiğe bağlayıp yazarın araya girişleri var. Ama romantik didaktik bi noktadan sonra bunaltıcı oluyor. Kitabı 2-3 ay önce başlayıp bırakmamın sebebide buydu. Yarattığı akıl hastalığı tipiyle alakalıda söyleyecek çok şey var ama itirazlarımın hepsi kendi durumumla bağdaştıramamaktan kaynaklanıyor olacak gibi. Gerçi zaten yaşanmamış şeyleri tecrübe ettirmesi fenada olmazdı. :d İntiharla alakalı sayfalar çok hoştu ama. “Bu da gücü ve erdemiydi onun, bu konuda boyun eğmeyen ve ödün vermeyen bir tutum sergilemekteydi, bu bakımdan bildiğinden şaşmaz, sağlam bir karakterle donatılmıştı. Öte yandan, çileli yaşamı ve yazgısı da sıkı sıkıya bununla bağlantılıydı.” <Bozkırkurdu>(Hermann Hesse) [Note]Bu kadar prensipli bir akil hastaligi yalnizca bi noktayga dikkat çekmek bakimindan anlamli olabilir ama bu noktanin kenndisi durumu ilginc yada sikici kilar. Burada bagladigi noktayi henuz bilmesemde dini ve ozgurlugu aklı vsyi temel alarak olusturulan bi anlatinin ilginc olmayacagini dusunuyorum Ve sonuç olarak değilmiş. Buraya bir daha dönmek ilginç olacak.
Bozkırkurdu
BozkırkurduHermann Hesse · Yapı Kredi Yayınları · 20227,7bin okunma
·
38 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.