Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

·
Puan vermedi
Kargadüzü Cumhuriyeti'nden selamlar
Severek ve merakla sayfalarını çevirdiğim bu kitabı bir çok açıdan incelemek mümkün. Toplumsal cinsiyet, dönemin siyasi okuması, kültürel motifler... Lakin hangi açıdan bakılırsa bakılsın dönem içinde sadece bir bölgeye özgü çıkarımlarda bulunulacağı kesin. Bilbaşar, romanı kaleme alışında amacının bölge insanının dikkatini çekmek istediğini zaten belirtmiştir. Buna ek olarak söylemeliyim ki bu kitabı bölge insanı(Elazığ-Tunceli-Diyarbakır-Siirt ve çevresi) okuduğunda çok daha fazla etkilenecektir. -Bundan sonrası spoiler içerebilir- İnsanın değeri henüz yokken kadının insan olarak dahi görmekte zorlanıldığı dönemlerin varlığını hatırlatıyor. Üstelik bu dönemler bize oldukça yakın. Kitapta ilk adının geçtiği ve "Kemal Paşa" olarak yazıldığı anda ona duyulan şükran kitap boyunca devam ediyor. Sayfalar geçtikçe askere olan güven yükseliyor. Kuşkusuz Bilbaşar, kalemi aracılığı ile okura ve bölge insanına asker şahısları işaret ediyor, güven aşılıyor. Nitelim sivil bir memur olan kaymakamın davranışı, kamu çalışanlarının ve sivil iradenin asla askeri personel gibi güvenilir olamayacağını gösteriyor. Kitabın kaleme alındığı günler ile günümüzdeki benzerliklerden muhakkak bahsetmek gerekir. Okurken Şıh Sayıtlıları ve günümüzdeki yansımalarını sıklıkla düşündüm. Bu kitabın kaleme alındığı 40'lı yıllarda Sorikoğlu'nun güçlü olduğunu ve şu an hala aynı gücü koruduklarını... üstelik daha da güçlenerek. Ayrıca kadını metalaştıran bakış açısının günümüzde değerini koruduğunu da belirtmek gerekir. Doğuran, yemek yapan kadının kutsallığı üzerine şekillenen geleneğe "Cemo" karekteri güçlü bir karşıtlık oluşturmuştur. Ağadan kurtulan köylülerin borcu artık ağadan değil Ziraat Bankası'ndan almasını gülümseyerek okudum. Bankacılık ve finans sektörünün modern ağalık olduğu daha çıplak bir dille ifade edilemezdi. Dönemin şehir yaşamı, caz müzik ve modern kıyafete karşın kırsal yaşamın doğal ve ilkel hali günümüzde oldukça farklı boyutlarda. Şehire giden Memo için "Şehir kasabından kemik yalayan itin bir daha köye dönmeyeceğini hatırdan çıkarmamalıydık" deniyor romanda. Sanırım artık hepimiz şehir kasabından kemik yaladık artık... Son olarak, Sorikoğlu'yu ayak tabanları poposuna vura vura kaçan Züğürt Ağa rolündeki Şener Şen gibi görmek istedim kitap boyunca. Dilerdim ki Cemo kitap sonunda Dersim dağlarına ulaşıp oraya da sükunet ve huzur getirsin.. ama orada tarihin gerçekliğine, duvara çarpar gibi çarpıyor insan. Bilbaşar'a ve okurlarına sevgiyle...
Cemo
CemoKemal Bilbaşar · Can Yayınları · 20161,626 okunma
·
126 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.