AUSGANG Sözün özünü başta da verelim Kitap beklentimin altında kaldı. Çok kötü olduğunu söyleyemesem de bayıldığım bir kitap kesinlikle değildi. Ortalama, okunabilir bir kitaptı diyeyim. Ufak bir kontrol listesi yapalım 1- Dilin büyüleyici bir yanı var mıydı? Hayır demek daha uygun çünkü belki çok az bir yerde… Büyüleyici sözcüğünden hareketle bir eserde ille de imgesel bir dil aradığım anlamı çıkmasın. İmgesel olmayabilir ama bir ritmi olur dilin, o müzikalite büyüler insanı. Ferit Edgü, Oğuz Atay ve Güray Süngü böyle bir dil için iörnek olarak vereceğim ilk 3 yazar. 2- Kurgu ilginç ve özgün müydü? Benim ölçütlerime göre hayır Kitaba ismini veren sözcük de sadece kelime bakımından merak uyandırıyor, okumadan önce. Hikâyesinde bir şey yok. Fazlaca Yeşilçamvari bir olay. Bir Gündüzkuşağı programıyla verilmesi de toplumsallığın ağır basmasına götürüyor bizi. Geriye ne kaldı 3- Anlatım tekniği Sen anlatıcıyla yazılmış bir kitap olarak çok övülüyordu bu kitap. Evet, sen anlatıcı kullanılmış ama kitabın genelinde değil. Kitaba bir sürü toplumsal mesele, bir sürü olay boca edilmiş. Boca edilmiş diyorum çünkü anlatılan bazı olaylar sen anlatıcı kullanmanın zorluğundan kaçmak için konulmuş gibi geldi bana. Örneğin şu gardiyanı ziyarete giden kadın ve köpek hikâyesi. Olayı anlatmak yerine kısaca değinip geçilebilirdi/geçilmeliydi. Neticede Arkeolog okuduğu bir kitaptan hatırlıyor bunu. Anlatılması bence anlamsız olmuş. Kitaptan sıkılmamın bir diğer nedeni de çok fazla özlü söz, özdeğişvari sözler (Beylik laf diyeceğim ama biraz kaba kaçacak) bulunması. Örnek veremeyeceğim çünkü not almadım. Not almaya gerek duymadım. Yani yazar bence anlatımı derinleştirmek yerine anlatılanın ne olduğunu doğrudan belirtmeyi tercih etmiş. Tercih edebilir tabii, öyle yapmak istemiş öyle yapmış ama ben sevmiyorum böyle şeyleri. 4- Karakter yaratımı başarılı mıydı? Kesinlikle evet Evet ama bu karakterler yeterince derinleştirilip işlenmemiş. Gerek Onnik Efendi gerekse Arkeolog çok ilginç karakterler aslında. Bu iki karakter Süngü gibi bir yazarın elinde olsaydı nasıl derinleştirilir, nasıl işlenirdi kim bilir Biraz da yazarla ilgili düşüncelerimden bahsedeyim. Serkan Türk’ün bir öykü kitabını, bir şiir kitabını ve bir romanını okumuş oldum. Bilen bilir: Ben üçe ayırıyorum okuduğum yazarları 1- Benim yazarım dediğim, Kitaplarını heyecanla beklediğim yazarlar Süngü, Edgü, Gürdamur gibi) 2- Okurum dediğim yazarlar (Mevsim Yenice, Serkan Türk gibi) 3 Vakit ayırmamın düşük olduğu yazarlar (Mahir Ünsal Eriş) gibi) Görüldüğü gibi Serkan Türk ikinci başlığa dahil. Arada çerez niyetine, hafif kitaplar okumak istediğimde okurum. Sözün özü bu da öyle, çerezlik bir kitap. Okunabilir, Okumasam da pek bir kayıp olmazdı benim açımdan. 26.10.2022

AusgangSerkan Türk · Yitik Ülke Yayınları · 2020375 okunma

·

77 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Tuba VURAL