Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Öyle çok sözünü ettim ki gittikçe sessizleşmeye başladı. Kocaman gözlerini açarak bana bakıyor, ses çıkarmadan dinliyordu. Dinleyin, gençlik yüce gönüllüdür, yani iyi kalpli gençler soylu, coşkulu duygulara açık olurlar, ama hoşgörüleri bazen en ufak bir olumsuzluk karşısında küçümsemeye dönüşür. Bense onun açık ve içten olmasını, yüreğini geniş tutmasını istiyordum, içten bir bakış açısı aşılamak istiyordum, söyleyin, bu doğru değil mi? Basit bir örnek vereceğim: Benim gibi biri, onun gibi ilginç yaradılışta olan birine mesleğini nasıl açıklamış olurdu? Elbette doğrudan girmemiştim konuya; yoksa iş başka şekle dönüşür, yaptığım iş için özür diliyorum anlamı çıkardı, ben de, nasıl desem, gururumla hareket ettim, neredeyse hiç konuşmadan söylemem gerekeni söyledim. Tek kelime etmeden konuşmakta ustayımdır, ömrümü suskun konuşarak geçirmişimdir ve bütün ıstırapları da tek kelime etmeden kendi kendime yaşadım. Ah, böylece mutsuz bir insan oldum! Herkes tarafından dışlanmış, bir köşede unutulmuştum, ama kimse, evet, kimse bu çektiklerimi bilemez! On altı yaşında bir kız birdenbire ciğeri beş para etmez adamlardan hakkımda bilgi edindi ve her şeyi öğrendiğini sandı; oysa ben her şeyi yüreğimin derinlerine gizlemiştim! Hep sustum, özellikle, evet, özellikle onun yanında sustum, ta ki o güne kadar. Niçin susmuştum? Çünkü gururlu bir adamdım. Bensiz, ama o şerefsiz adamların hikâyelerine aldırmadan hakkımda her şeyi kendisinin öğrenmesini istedim; bu insanı kendi kendine anlamasını, ona ulaşmasını istedim! Evime aldığım için bana saygı duymasını bekledim. Çektiğim acılar yüzünden karşımda adeta yakarır gibi durmasını istedim, bunu hak ediyordum. Ah, her zaman gururluydum! Ya hep, ya hiç; başka türlüsünü istemiyordum! Yarım bir mutluluk asla bana göre değildi; çünkü tamamını istiyordum. İşte bu yüzden o zaman şöyle davranmak zorundaydım: “Hakkımda her şeyi kendin anlamaya çalış ve değerlendir!” Kendimi anlatan ben olsaydım, karşısında hık mık etseydim, saygı görülmeyi isteseydim, kabul edersiniz ki, sadaka dilenmek anlamına gelirdi bu ...ama... ama... niçin bunlardan söz ediyorum ki!
Sayfa 2788Kitabı okudu
·
31 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.