Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Arzu, psikoloji ve psikoterapi kuramlarında adı sıkça anılan, farklı yaklaşımların farklı tanımlar yaptığı bir kavram. Bu nedenle şimdi yapacağım tanım size çok farklı veya çok tanıdık gelebilir. Varoluşçu bakış açısına göre arzu her şeyden önce içten gelen bir enerjidir. Bu enerjinin her daim bir yönü, yani hedefi vardır. İlgilenmenin, merak etmenin çok ötesinde, arzu bizi yöneldiği tarafa sevk etmek için elinden geleni yapar. Bu açılardan deneyimlerimiz arasında önemli ve özel bir yer tutar. Arzu, dünyayla ihtiyaçlarımızın ötesinde buluşmanın temelidir. Arzu sayesinde tutkulu yaşayabilir, oyuncu olabiliriz, yaratıcılığımızı ortaya koyabiliriz. İnsan sadece gerekliliklerde kaldığında, sadece ihtiyacı olan kadarı için dünyaya karıştığında zaman içerisinde ölü hissedebilir. Buna karşın arzu bizlere gerekenin ötesini, mümkün olanı gösterir. Bir yemek yapmak veya kitap satın alıp okumak kadar görece daha az karmaşık eylemlerden bir meslek, bir mesken, bir dünya seçerek kendimize bir hayat kurmaya, daha derin ve geniş etkilere kadar her yerde arzunun izlerine rastlamak mümkündür. ... Arzusuz yaşayabiliriz. Ancak hayatın tadı tuzu tamamen kaçar. Gerekliliklerle çevrili, zihnimizin dar sınırlarının ötesini göremediğimiz bir köşeye sıkışıp kalırız. Arzusuz yaşamak demek kendimize yabancılaşmak demektir. O kitabı gerekli olduğu için okumak, o yemeği aç kalmamak için yemek, o tanıdıklarla network olsun diye görüşmek demektir. Arzu sayesinde dünyanın geri kalanıyla gerçek ve derin bağlar kurarız. Varoluşçu bakış açısına göre de arzunun olduğu her an cinseldir. Arzumuza sahip çıkmamız, hayatı arzuyla yaşamamız gerekir. Öteki türlüsü hayatın sonu gelmeden ölmek gibidir.
·
59 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.