Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Cansu Ayman

Beni bu hale sizler getirdiniz diyebilirdim, böyle olmamda hepiniz suçlusunuz, yalnızca annemle babam değil diyebilirdim. Rudi de suçlu, Fred de, herkes suçlu, herkes, çünkü kimse kimseyle ilgilenmiyor. Güzelseniz bir parça şefkat gösterir, ateşiniz varsa biraz endişelenirler, sizi okula yollarlar, evde piyano, Fransızca dersleri alırsınız, yazın tatile gidersiniz, doğum gününüzde hediyeler getirirler ve sofrada olur olmadık her şeyi konuşurlar. Ama içimde neler olup bitiyor, içimde neler kıpırdanıyor, korku salıyor hiç ilgilendiniz mi?
Reklam
Çirkinliği ölçmeyi başaramayan Umberto Eco şunları söyler: "Güzellik kimi açılardan sıkıcıdır. Güzellik mefhumu çağdan çağa değişse de güzel nesneler her zaman belirli kurallara uymak zorundadır... Çirkinlik tahmin edilebilir değildir ve barındırdığı olasılıkların sonu yoktur. Güzellik ölçülebilir. Çirkinlikse tanrı gibi, sonsuzdur."
Bedenin en çirkin yeri / Neresi? Bedenin en çirkin yeri / Neresi? Kimileri burnun diyor / Kimileri ayakların Oysa bence en çirkini zihnin... Frank Zarra (1968)

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Benim Cordelia'm! Benim, bu kelime ne anlama gelir? Bana ait olan değil, benim ait olduğum şey; benim bütün varlığıma ihtiva eden, öyle ki ona ait olduğum ölçüde bana ait olan şey.
Sayfa 122Kitabı okudu
İçinde tüketicilerin barındığı dünya 'aradığınız her şey burada' mağazalarından birine dönüştü. Kültürse artık o mağazada bir reyona dönüşüyor. Bu mağazanın diğer reyonlarındaki gibi raflar sürekli yenilenen mallarla tıka basa dolu. Tezgahlar son ürünleri tanıtan reklamlarla bezenmiş. Onlar da reklamını yaptıkları atraksiyonlarla birlikte pek yakında ortadan kalkmaya mahkumlar. Mallar ve reklamlar aynı şekilde, eskiyi korumaya dair her tür arzuyu ya da isteği bastırıp yeni ürünlere arzu uyandırmak ve istek yaratmak üzere (George Steiner'in meşhur tespitiyle "maksimum etki yaratmak ve anında gözden düşmek" üzere) tasarlanıyor. Tüccar ve reklam yazarı, ürünlerin baştan çıkarıcı gücüyle kronik 'üstünlük kompleksini' birleştirmeye güveniyor ve müstakbel müşterilerini 'avantaj kazanmaya' ya da en azından 'moda akımı' takip etmeye zorluyorlar. Akışkan modern dünyanın 'yetiştirecek' bir 'halkı' yok. Onun yerine baştan çıkaracak müşterileri var.
Reklam
Aureliano muhalefette olmanın zararlarını yavaş yavaş kavrıyordu. "Ben liberal olsaydım, bu oylar yüzünden savaşa giderdim," dedi. Kayınpederi gözlüğünün üzerinden onu süzdü. "Daha neler, Aurelito," dedi. "Liberal olsaydın, damadım olduğun halde oy pusulalarının değiştirildiğini bilemezdin ki." Köyü ayaklandıran seçim sonuçları değil, askerlerin evlerden topladıkları silahları geri vermeyişleri oldu. Kadınlardan bir kısmı toplanıp Aureliano'ya gittiler, kayınpederinden ekmek bıçaklarını istemesini rica ettiler. Don Apolinar Moscote, damadına devlet sırrı açıklarcasına, askerlerin, bıçakları Liberallerin savaş hazırlığına kanıt olarak başkente götürdüklerini söyledi. Bu içten pazarlıklı, dönek tutum Aureliano'yu dehşete düşürdü. Kayınpederine hiçbir şey söylemedi. Bir akşam Gerineldo Marquez ve Magnifico Visbal, arkadaşlarıyla oturmuş bıçaklar konusunda konuşurlarken, Aureliano'ya dönüp Liberal mi Muhafazakar mı olduğunu sorduklarında hiç duraksamadı. "İlle de bir taraf tutmam gerekirse Liberal olurum," dedi. Muhaafazakarlar hileci, düzenbaz."
Sayfa 191Kitabı okudu
İlkellerin narsisizminin bir kanıtı olarak ele alırsak, insanların dünyayı anlayışlarının çeşitli gelişme evrelerini bireylerin libidosunun gelişme evreleriyle karşılaştırmaya girişebiliriz. O zaman animistik evrenin, gerek zaman gerekse içerik açısından, narsisizme denk düştüğünü görürüz; dinsel evre, baba ve anneye baş eğmenin anlattığı nesne bulma evresine denk düşer; bilimsel evreyse, zevk ilkesiyle ilişkisini keserek ve kendini gerçekliğe uyumlulaştırarak nesnesini dış dünyada arayan bireyin olgunluk durumuna tümüyle denk düşer. ... O halde, insanlığın kurmayı başardığı ilk dünya görüşü olan animizm psikolojik bir anlayıştı. Onu kurmak için herhangi bir bilime gerek yoktu; çünkü bilim, dünyayı bilmediğimizi ve onu bilmemiz için gerekli olan araçları aramamız gerektiğini anladıktan sonra ortaya çıkar. Halbuki animizm ilkel insana doğal ve açık geliyordu; dünyayı oluşturan şeylerin tümüyle insan gibi davrandığını, kendi özel deneyimiyle anlıyordu. O halde ilkel insanın kendi ruhunun kuruluşundaki ilişkileri dış dünyaya aktarmış olması kolayca açıklanabilir.
Sayfa 112
Aileler bu hoş görülemez görüş ayrılıklarını özenle gizlese de, içlerine girdiğinizde, neredeyse hepsinde doğal duyguları güçsüz kılan, derin, tedavi edilmesi imkansız yaralarla karşılaşırsınız: Bu yaralar ya kişilik yapılarının sonsuz kıldığı ve ölüme mor bereleri silinmeyen bir karşı darbe indiren, gerçek, hüzün verici tutkular ya da sonsuz vedalaşmalar gününde yüreği yavaşça dolduran ve gözyaşlarını kurutan gizli kinlerdir.
Sayfa 91
Sonuçta neden inanılmasın? Hiç kimsenin inanmaya zorlanamayacağı gibi, aynı şekilde hiç kimse de inanmamaya zorlanamaz; ama buna benzer tartışmaların bizi doğru anlayış tarzına yönelttiği aldatmacasıyla kendimizi tatmin edemeyiz. Kabul edilmez özür diye bir şey varsa, bu işte odur. Cehalet cehalettir; cehaletten herhangi bir şeye inanma hakkı
Herkesin ayrı olduğu noktaya saygı göstermek yetecekti. Ne var ki, insan sadece kendi yalnızlığıyla karşı karşı değildir. Onu herkese karşı savunmak durumundadır da.
Sayfa 56
Reklam
Her halkın içinden hem büyük şahsiyetler hem de aşağılık insanlar çıkabilmektedir. Bunlardan hangisinin iktidara geleceğini belirleyen temel etken halk kitlelerine hakim olan ruh halidir. Halkın sahip olduğu değerler nelerdir? Zekası, iradesi ve vicdanı gelişmekte midir yoksa zehirli otlar sarmış gibi, çürüyerek yok mu olmaktadır? Veya zavallı, utanç verici bir mevcudiyet için mi sarf edilmektedir?
"Kafamda; Olimpos'tan ölümlü bir erkeğin yanına inmiş ve bu modern dünyada soğuktan donarak ulvi bedenini büyük, ağır bir kürkün içinde, ayaklarını da sevgilisinin kucağında ısıtmaya çalışan Aşk Tanrıçası'nı canlandırıyorum. Tekmeledikçe ona daha çok aşık olan kölesini, öpemeyecek kadar yorgun olduğunda kırbaçlayan o güzel, despot bir kadının gözde aşığını hayal ediyorum, ve bu yüzden resme 'Kürklü Venüs' adını vereceğim."
Sayfa 140Kitabı okudu
Bir defasında, sanıyorum Avignon'da, bana söylediklerinizin doğru olduğunu kuvvetlice hissettim: "Bu dinginlik aniden bir trajedinin merkezi olabilir."
712 syf.
·
Puan vermedi
·
26 günde okudu
Dune
DuneFrank Herbert
9.1/10 · 11,5bin okunma
Cansu Ayman
Bir kitabı okumaya başladı
Şerefli Hırsız
Şerefli HırsızFyodor Dostoyevski
7.8/10 · 2.944 okunma
3.597 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.