beklemek uzun bir sızıdır ömrümüze sardığımız.
Çok uzaklarda, sürgün ülkesinde bir inilti
Bir inilti yabancı bir güneş altında,
Şavkının altında yabancı yıldızların, yabancı bir ayın
Seni düşünüyor.
Sen, çoktandır unuttuğum bir çobanın kavalı,
Bir atın koşuşu, uzaklarda kalmış bir Mağrip rüzgârı misali,
Dallarını, yapraklarını, tanelerini unuttuğum bir dut ağacı,
Kokularına doyamadığım bir reyhan dalı, zambak çiçeği,
Artık haber alamadığım bir turna sürüsü.
Sen, unutulmuş kaderim,
Sen yitirilmiş aklım, hafızam.
Seni düşünüyorum kayboluş ülkesinde.
Seni düşünüp, hawar diye bağırıyorum.
Hawar, ben, sen, bizler ne çok yorgun
Savaşlardan, kavgalardan, matem ve taziyelerden,
Yolculuklardan, göçlerden, darbe ve yaralardan
Boynumuzdaki boyunduruk, el ve ayaklarımızdaki zincir,
Dilimizdeki kilit, ölümü ruhumuzun.
Kalubeladan beri süren esaretten yorgun.
Kaybolmuş, artık çok uzaklarda
Mehmed UZUN