Uzun yorumunuz için teşekkür ederim öncelikle.
Kitap odaklı ve bittiği anda sıcağına sıcağına yazılmış bir yazı olduğu için daha duygusal bir dil hâkim olmuş yazıya. Ben de kontrolsüz bir göçü savunmuyorum tabii ki, bunun sonuçlarının iyi olmayacağını da biliyorum. Fakat "göçlerin sebepleri ve göçmenlerin yaşadıkları olumsuzluklar" da göç olaylarının başka bir hakikat boyutu ve insan olarak empati yapmadan bakmak da kolay olmuyor.
Bu kişilerin arasında savaşın içinden geldikleri için cahil ve psikolojisi bozuk olanların olduğu, katilin sapığın elini kolunu sallayarak girmesi konusundaki yazdıklarınıza ben de katılıyorum ancak son kısımda yazdığınız maddeler bana biraz uçuk geldi açıkçası.
-Ülkemizde yaşanan taciz, cinayet gibi olayların yüzde doksanı hatta belki de daha fazlası kendi halkımızdan kaynaklanıyor malesef.
- Şeriat istemeleri bir şey ifade etmiyor. Şeriat dediğimiz şey azınlık bir grubun isteği ile gerçekleşecek kadar basit bir olgu değil. Benim savunup savunmamdan bağımsız olarak söylüyorum bunu. Özellikle Afganların eğitim, kültür gibi alanlarda ismi bile geçmiyor. Bu grubun şeriatı getireceğine inanmakla Erdoğan'ın şeriat getireceğini zanneden masum Müslümanlar ve ülkemizin bazı laiklerinin inancı aynı derecede bence :) İkincisi ne kafar imkansıza birincisi de o kadar imkansız bana göre.
- Baya uzun vadede dediğiniz gerçekleşir mi bilmiyorum ama önümüzdeki uzun denecek yıllar içinde parti/özerklik konusunda da bir şeyler yapabileceklerine dair pek bir inancım yok.
-İşsizlik konusunda zaten vasıfsız eleman ve kimsenin dönüp de bakmadığı işlerde çaışıyorlar gerçekten de. Ucuza çalıştıkları doğru ama o işte onlar çalışmasa gerçekten bizim halkımız çalışır mı emin değilim. Çevremizdeki pek çok işveren normal işte dahi çalışacak insan bulamamaktan şikayetçi, insanlar işe burun kıvırdığı için. İşsizlik, ülkemizin problemlerinden birisi ama işsizliğin sebepleri diye çalışma yapılsa eminim en son maddelerde ve çok küçük bir yüzdeliği kaplayacak bir durum. İşsizlik probleminde çok daha büyük etkenler olduğunu düşünüyorum.
-Terör konusunda zaten katılıyorum.
Yukarıda da söylediğim gibi kontrolsüz göçü hiçbirimiz savunmuyoruz, bizi de tedirgin eden şeyler var. Kapıları açalım elini kolunu sallayan herkes serbest bir şekilde girsin demiyoruz. Önlem alınmalı, kontrolsüzlüğün önüne geçilmeli elbette. Ama kitapta anlatılan gerçek hayat hikayeleri de işin buz gibi olan başka bir yönünü hatırlatıyor bize bence. Kitabı okumadıysanız eğer kitabı da okumanızı naçizane tavsiye etmek isterim 🌿