Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

256 syf.
·
Puan vermedi
·
28 saatte okudu
Kitapla tanışma hikayem şöyle başladı. Adıyaman kitap fuarında Çıra Yayınlarının stadında görevliydim ve yayın yazarları da imza günlerinde stadda bulunuyordu. Abdulvehab Ballı hocamızı öncesinden katıldığım birkaç seminerinde tanımıştım. Hem şair kişiliği hem ilme iştiyakı hem mütevazi duruşu ilk andan itibaren bende hayranlık uyandırmıştı. Hocamızı stadda görünce çok mutlu oldum. Etrafındaki kalabalığa rağmen beni sormayı ihmal etmemesi ve ayrılmadan önce ben ve görevli diğer arkadaşlarıma imzalı kitap hediye etmesi de ayrıca hoşuma gitmişti:) İmzanın hemen yanına Aliya'nın öğüt niteliğindeki sözünü eklemesi de benim için manidar bir anlam taşıyor :) Velhasıl kitap üç bölüme ayrılmış. Birinci kısım Endülüs'ün tarihçesini ikinci kısım Endülüs topraklarında yetişmiş bilgeleri üçüncü kısım yazarımızın Endülüs seyehatinden izlenimlerini barındırıyor. Üç bölümü de zevkle ve soluksuz okudum. Alıntılar ve anekdotlarla zenginleştirilmiş olması, Doğulu ve Batılı yazarların bakış açısının birlikte sunulması, tarihi kaynakların anlaşılır düzeyde okuyucuya aktarılması kitabın objektivitesine ve genel muhtevasına büyük ölçüde yarar sağlamış.Fakat belli coğrafyaların anlatıldığı böylesi inceleme kitaplarına okuyucunun zaman kaybı yaşamaması için haritaların eklenmesi daha güzel olurdu diye düşünüyorum Endülüs tarihine biraz değinmem gerekirse bana en çarpıcı gelen kısmı alimlerin itibarıyla emirlerin saygınlığının paralel ilerlemesi oldu. Endülüs'de kıymetbilirliğin ölçütü kütüphane ve camiye gösterilen ilgi ile eşdeğer. Günümüz İslam (!) toplumlarında tersi durumla karşılaşmak doğrusu beni hiç şaşırtmadı. Medeniyetlerin ıslahı yetkin devlet adamları ve amil alimlerin elleriyle gerçekleşir. Aksi takdirde ne tek başına alim yeterli olur ne devlet adamı. Devlet ve millet bütünlük halinde olursa bir kalkınmadan söz edilebilir ki birinci amaç İslam hukukunun oturtulması ardından ekonomik ve kültürel düzlemde yeni bir sistem inşa metodunun uygulanması gelir. Endülüs uzun süren hakimiyet yıllarında müziğinden mimarisine, şiirinden tıbbına, felsefesinden fıkhına kadar en gözde merkezlerden olmasında İslam hukukunun beraberinde sistem inşa metodunun ifa edilmesi etkiliydi diyebiliriz. Hatta yazarımızın deyimiyle adı Bağdat'la anılırdı. Tek katkıyı İslam medeniyetine sağlamış olduğunu söylemek yanlış olur.Bağrında yetişen İbni Meymun ile Yahudiliğe, Rönesansa kaynaklık etmesiyle de Hristiyanlığa çağ atlatmıştır. Endülüsün 800 yıl süren İslamiyet anlayışına en güzel örnek o dönemin Müslüman ve Hristiyan mimari yapısına kazınan La Galibe İllallah sözü olmalı. İnsanlar ölür, kitaplar yakılır fakat yapılar canlılığını korumaya devam ettiği sürece insanları konuşturur kitapları okutur ve tarihini haykırmaya her asırda sürdürür. Bu söz yenilgiyi tatmış bir medeniyetin tekrardan hayat bulma ihtimalinin varlığını dile getiriyor gibi: Allah'tan başka galip yoktur. Ben de aynı cümleyi vurguluyor ve kayıp şehrimiz için yas tutmaktan ziyade ilim havzasına kazandırdığı bilgelere hürmeten teşekkürü boynuma borç biliyorum
Yitik Bir Medeniyet Endülüs
Yitik Bir Medeniyet EndülüsAbdulvehap Ballı · Çıra Yayınları · 20212 okunma
·
151 görüntüleme
Arap Ataş okurunun profil resmi
Evet günümüz İslam coğrafyasında ne camiye ne de kütüphaneye değer verilmiyor, veren kişilerde sayılı insanlar. Ayrıca Kitap okuyan insana rastlamak da samanlıkta iğne aramak gibi bir durum maalesef. Okuyan insanlar da daha çok batılı yazarların etkisinde kalıyor ve İslam âlimlerinden bi haber yaşayıp oluyorlar. 🤷 Oysa kutsal kitabımız Kur'an-ı Kerim "oku" diyor olmasına rağmen çok azımız hariç okumuyoruz.
Ekin okurunun profil resmi
Haklısınız hocam malesef öyle 🍂
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.