Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

"Sence hep böyle mi olur Bertram?" diye sordum; karşımda, gidiş yönünde oturuyordu, ben ters yönde. "Sen ki ölümü bilirsin," diye ekledim biraz kötü niyetle, "sonunda hepimizin ne kadar mütevazı, kasvetli ya da karanlık olursa olsun, hayatımız ne kadar değişmiş, eğilimlerimiz ne kadar farklılaşmış olursa olsun, yol boyu akıl almaz servetler ve başarılar elde etmiş de olsak, ilk mekânımıza döndüğümüzü mü düşünüyorsun? İnsan sence daima sonunda tekrar dönüp yoksulluğuna, dünyanın geri kalanına uzaktan baktığı, yıllar boyunca çıkamayacakmış sandığı düşkün mahallesine, küçük taşra kasabasına ya da sönük köyüne mi bakar ve o zaman bütün bunlar özlenir mi? Derler ki çok yaşlı insanlar özellikle çocukluklarını hatırlayıp zihinlerinde neredeyse oraya gömülürlermiş; o çok eskide kalmış dönemle yaşadıkları çöküş dönemi arasında bütün olup bitenlerin, hırslarının, tutkularının, kavgalarının ve talihsizliklerinin sahte olduğu, sapmalarla hatalardan ve esasen önemli olmayan şeyler için çılgınca çabalamaktan oluşan bir birikim olduğu hissine kapılırlarmış; hepsinin bitmek bilmeyen bir döngü, öze, kökene, gerçekten önemli olan yegâne şeye dönmek için beyhude bir yolculuk mu olduğunu sorgularlarmış... hesaplaşma zamanı geldiğinde." Ardından düşündüm: "Niçin çatıştılar, niye onca çaba gösterdiler, bakmak ve sakin olmak yerine niye savaştılar, niye görüşmeyi ya da görüşmeye devam etmeyi beceremediler, onca rüya ve o sıyrık, benim acım, benim sözüm, senin ateşin ve onca şüphe, onca işkence niyeydi?" "Sen bunu iyi biliyorsundur, çok insanın ölümüne şahit olmuşsundur. Bak Stevenson'a: Dünyayı dolaştı, sonunda, Polinezya'da, doğduğu kenti düşünüyordu bir tek. Bak bir de şöyle başlayan bir şiiri var: 'Tropika silinip gidiyor, öyle geliyor ki bana, Halkerside'dan, Allermuir'in tepesinden ya da sarp Caerketton'dan hülyalı bakıyorum yine..."' "Edinburg yakınındaki tepeler bunlar," diye araya girdi Tupra, dipnot düşercesine, sonra da sustu. Sorularıma cevap vermesini, bir şeyler daha söylemesini bekledim. Dizeleri sırf zevkine ve yolculukta vakit öldürmek için okumamıştım ona. Düşkün mahallelere ve taşra kentlerine değinirken de kendisine gönderme yaptığımı düşünüp (eğer oralıysa) Bethnal Green'i ya da mesela çocukluğunun bir bölümünü onunla birlikte geçirdiyse Bath saatçisini hatırlasın ve biraz anlatsın istemiştim. Ama Tupra sadece istediği şeye cevap verirdi, bunu gayet iyi biliyordum. "Hatırladığım kadarıyla Stevenson Samoa'ya esasen sağlık nedenleriyle gitmişti," dedi birkaç saniye sonra, "maceracı bir ruhla değil. Ayrıca yaşlı da değildi. Kırk dört yaşında öldü."
Sayfa 175 - VI GölgeKitabı okudu
·
35 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.