Şeker Portakalı’nı okumadan önce daha çok Simyacı tadında bol bol altını çizebileceğim tarzda bir kitap beklemiştim. Fakat Şeker Portakalı daha öykü tadındaydı ve bana daha çok Pal Sokağı Çocukları’nı hatırlattı. Çünkü Pal Sokağı Çocukları’nı okurken kendimi tekrardan bir çocuk gibi hissetmiştim. Şeker Portakalı’nı da okurken Zeze’ye çok yakın bir yaştaymışım ve onu çok iyi anlıyormuşum gibi hissettim. Bu da yazarın bizi ne kadar öyküye çekebildiğini gösterir diye düşünüyorum. Çok samimi, bir çırpıda bitirilebilecek, insanı sıkmayan cinsten bir kitaptı.