"İkide birde Meclisi Âlinizin bu mesele üzerinde müzakere ve münakaşa açması caiz değildir kanaatindeyim. Bugün, bu makamı işgal eden zat bu millet ve memleket için hain bir adamdır (alkışlar). Müsaade buyrunuz beyim, hain bir adamdır (alkışlar ve bravo sedaları). Meclisi Âlinizde şimdiye kadar pek büyük ve cidden tarihi cüretler gördük. Maateessüf şimdi makamı hilafet ve saltanatı işgal eden zat, bu millet için hain bir adamdır. İspat ettiniz ve bu milletin bütün mukadderatına bütün manasıyla vaziülyed (el koymuş) olduğunuzu ispat ettiniz (...) Halife ve padişah sıfatını takınmış olan kimsenin bu milleti iğfal, ifsad etmek için bizzat iştigal eylediği bir takım teşkilatı mefsedetkârâne (bozguncu örgütler) vardır (...) Esir olan adam padişah olamaz. Hainane hareket ediyor. Binaenaleyh bu mesele ile iştigal caiz değildir."
Mustafa Kemal Paşa hilafet ve saltanat makamına karşı konuşmamış, dahası, bu makamın gerekliliğini vurgulamış, ancak orada oturan Padişah ve Halife Vahdettin'in İngilizlerle işbirliği yaptığını düşünerek onu hayınlıkla suçlamıştır. Altı ay önce Meclis'in ilk açıldığı gün de Vahdettin'in hayınlığını biliyordu, ama söyleyemezdi. O tarihten sonra geçen olaylar padişahın tutumunu milletvekilleri gözünde de az çok, açık seçik bir duruma getirdiği için bu tonda konuşabilmiştir.
Sayfa 77 - cumhuriyet kitapları - 13.09.1920- meclis başkanı mustafa kemal paşa'nın "beyanname"(bildiri) adı altında kendi görüşlerini meclise sunması üzerine yapılan uzunca tartışmaların ardından,