Elhamdülillah
Yüzün gördüm, dedim el-hamdulillah;
Boyun gördüm, okudum "kul hüvAllah".
Müselsel zülfünü gördüm, mu'anber;
Mukavves kaşların "nasrun minAllah".
Karakçı gözlerin yagmâlarından,
Şehâ! dönüp demez estağfirullah.
Dudağın şerbeti ayn-ı şifâdır,
"Sekâhüm rabbühüm min rahmetillâh".
Cemâlin görmüşüm, ayrılmağım yok!
Eğer inanmasan, vAllahi billâh!
Benim gönlüm sana hayran oluptur,
Ne kim, Cebbâr kılar, el-hükmülillâh.
Otuz iki hurûf oldu visâlin,
Visâlindir, visâlindir, eyvallah!
Nesîmî kıldısa bir katle tevbe,
Nasûhî tevbesi "tûbû ilAllah".
Sayfa 54 - 55 KetebeKitabı okudu
·
46 görüntüleme
Kul hüvAllah: "De ki: O Allah (birdir)!" (İhlas,112/1) mealindeki ayet.
Müselsel: Zincire benzeyen.
Mu'anber: Amber kokulu.
Nasrun minAllah: Yardım Allah'tandır." (Saff, 61/13) mealindeki ayet-i kerime.
Mukavves: Kavisli, yay biçiminde.
Karakçı: Yağmacı, yol kesen.
Şehâ: Şahım!
Ayn-ı şifâ: Şifanın kendisi.
Sekâhüm rabbühüm min rahmetillâh: "Rabb'leri onlara kendi rahmetinden (cennette tertemiz) içkiler içerecektir." (İnsan, 76/21) mealindeki ayet.
cemâl: Yüz, yüz güzelliği.
Oluptur: Olmuştur.
Ne kim: Zira, nitekim.
Cebbâr: Kuvvet ve kudret sahibi Allah.
El-hükmülillâh: Hüküm Allah'ındır.
Visâl: Kavuşma.
Katl: Kasten bir adam öldürme.
Nasuhi tevbesi: Bozulması imkânsız tövbe.
Tûbû ilAllah: "Allah'a tevbe edin." (Tahrim, 66/8) mealindeki ayet.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.