Gönderi

Allah bir ibadeti emretmişse o ibadet bizden yükümüzü alsın diyedir. Onun için ibadet yük değildir; yükü alandır. Eğer ibadetin hakikatini anlamazsak ibadet bizden yükümüzü almaz, tam tersine bize yük olur. Yük alan bir ibadet nasıl bir ibadettir, mesela; namaz yükümüzü bizden nasıl alır? Namaz bizi Allah’ın huzurunda durdurur. Hem gönül itibariyle hem de zahiri olarak Allah’ın huzurunda durduğumuzda dünyevi olan bütün yüklerimizi, sıkıntılarımızı, endişelerimizi atmış oluruz; yani yükümüzü namazla atmış oluruz. Böylelikle namaz bizden yükümüzü almış olur. Namaz bizden beşer olma yükünü, beşeri hayattaki yükü alır. Peki, namaz bize neyi verir, neyi kazandırır? -Namaz, insan olmayı bize tattırır, kazandırır. Beşer başka, insan başkadır. Beşer; kişinin zahiri tarafıdır, insan ise onun manevi tarafı, Allah’ın nefhettiği ruh tarafıdır. Aynı şekilde oruç da böyledir. Oruç, beşeri yükü bizden alır. Oruç tutarken yemeyiz, içmeyiz, gereksiz ve boş yere konuşmayız, boş şeyler, yanlışlar yapmayız. Böyle yapınca da beşeri tarafımızın yükünü sırtımızdan atmış oluruz. Peki, bu hal bize neyi kazandırır? -Bu hal bize Hz. İnsan olmayı kazandırır. Bu hal ile birlikte Allah’ın bize takdir ettiği, nefhettiği o ruhun önünü açmış oluruz ve ruh bedenin önüne geçmiş olur. Ruhun önü açılınca da kendi kendimiz olmaya; yani Hz. İnsan olmaya başlarız. Oruçla beşeri yükümüzü attığımız, beşeri tarafı bir kenara bıraktığımız için Hz. İnsan tarafımız öne çıkmış olur. Bunun için Resulullah (s.a.v.) Efendimiz; “Ramazan ayı gelince şeytanlar bağlanır, cehennemin kapıları kapatılır ve cennetin kapıları açılır” buyurur. Cennetin kapıları nerde açılır? -Bizde, bizim gönlümüzde cennetin kapıları açılır, cehennemi hak eden tarafımız da oruç tutarak cehennemin kapılarını kapatır.
··
89 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.