Dolayısıyla kötü bir eylemin kaynağı akıldadır, zamanda değil, diğer bir deyişle, onun
başlangıcı insan türünde bulunmaktadır. Ancak kötülüğün akıldaki kaynağı bizim için bilinemez kalıyor. Kant’ın bu noktada
söylediği, insan doğasındaki kötünün saf bir kötülük olmadığıdır.
Böylece, insanın iyi veya kötü olup olmadığına dair ayrım, onun
maksimi olarak kabul ettiği güdülerin ayrımında değil (onların içeriğine göre değil), tersine sıralanmasında (onların biçiminde) bulunur; kişi her birini diğerinin koşulu yapar. Bunun sonucu olarak insan (en iyisi bile) ancak, eğer maksimi olarak kabul ettiği güdülerin ahlâki düzenini tersine çevirirse kötü olur.